Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/50

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

arabacı da fesin boyasından, yüzü gözü, ensesi, kulağı, panayır palyaçoları gibi boyanmış ve gözleri faltaşı gibi açılmış olarak çadırların önüne damladı. Adamcağızın, benim orada olduğumdan haberi yoktu. Çingeneleri tanıdığı için, daha yirmi otuz adım ileriden bağırdı:

— Abe Salih, Abe Süleyman... Bu arabanın içinde bir bey vardı, gördünüz mü, o ne oldu?

Salih denen delikanlı, benimle birlikte arabada gelen idi.

Arabacıyı meraklandırmak için,

— Biz, bey mey görmedik... Biz, salt tuttuk yolda araba ile beygiri, getirdik te buraya...

— Abe demeyin, içindeki ne oldu acaba, yolda düşüp başına bir kaza filân gelmesin!...

— Biz bilmeyiz, ne oldu içindeki? Biz, beygir arabayı dörtnala uçururken çıktık, çevirdik... İlle velâkin içinde kimsecikler yoktu.

Arabacı ellerini başına vurup beni aramak için tekrar geriye dönerken ben seslendim:

— Gel, gel, Akman ağa gel, ben buradayım... (Bu arabacının adı Akman'dı. Doksan üç muhacirlerindendi, temiz kalbli, saf bir adamdı. Ben Bakırköy'üne gittiğim zamanlar en çok bu adamın arabası ile bizim Topçulara dönerdim).

Akmanağa, sesimi duyunca sevinçle çadıra koştu:

— Abe -dedi-, geçmiş olsun!... Beni öldürdün meraktan. Ben geçtim arabadan beygirden... Hep düşünürdüm buraya gelinciyedek seni! Ne ise, verilmiş sadakan varmış... Allah, anacığına, babacığına acımış... -Kendi halini göstererek -: Bak hele ben

de döndüm ada tavşanına...

 
52