Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/49

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

rında gezgin falcılık yapan, topuklarına kadar çifte örgülü saçlı, az çiçek bozuğu, bir bacağı topalca bir kadın, başka bir çadırdan bana, temiz bir teneke maşrapa içinde limonata getirdi:

— Ha buyurasın, buncağızı içesin, yüreğin biraz ferahlasın!...

Amma şimdi diyeceksiniz ki, siz,

— Hiç çingene evinde musandıra aranır mı? -dedikleri gibi, çingene evinde limonata ne arar?

Fakat onlar çadırlarında, misafir için yalnız limonata değil, icap ederse kuş sütü bile yaratırlar. Hele hıdrellezlerde, düğünlerde, başka teferizlerde (eğ- lentilerde) kuzular, pilâvlar, zerdeler, yoğurtlar, dolmalar, börekler, şerbetler, şaraplar, konyaklar gırla gider. Ya ötekilerin, ya İstanbul içinde yerleşmiş olan çalgıcı çiganların bayramlarda düğünlerde ve kendi aralarında yaptıkları her türlü kerizlerde öyle yiyintiler, içintiler yapılır; öyle sofralar kurulur; öyle ziyafetler verilir; ortaya öyle paralar saçılır ki, bunu gören yabancıların parmakları ağızlarında kalırdı. Sırası gelince bizim musiki sever arkadaşın hâtıra defterinde bütün bu düğünlerin, derneklerin, teferizlerin, kerizlerin en meraklı ve en şık tafsilâtını göreceksiniz...

Biz gelelim, şimdi lafı bıraktığımız yere:

— Oh... âfiyetler olsun... Oh... yağ olsun... Oh... yüreciğin açılsın! -diyor ve arada bir kendi dilleriyle bir şeyler söyleyerek beni tepeden tırnağa süzüyorlardı.

Limonatanın arkasından kahve geldi ve ben, Etem'in kendi tabakasından kendi eliyle sarıp bana

uzattığı cıgara ile kahveyi höpürdetirken, bizim zavallı

 
51