Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/302

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

— Tabii, tabii... ona şüphe mi var?

— İnan olsun beyzadem İrfan Beyim ki, ben nasıl sevmiştim şunun şurasında sizi... Sonradan görüncesi o gece yanık yanık ağladığını Emine'nin, işte o vakit onu da sevmiştim tıpkı sizin gibi... Ona sebep, siz onunla birleştikten sonra bir aydınlık yaz gecesinde isterim ki, siz alasınız kemançenizi, o alsın tefini, darbukasını, gelesiniz bizim çadırlar yanına, çalasınız bana... -Eliyle Tepebaşı'nı göstererek-: Te oracıktaki mızıkanın çaldığı o güzel havayı!

— O da olur inşallah Nazlı'cığım!

— Eh, artık kalasınız hoşça, ben kaçayım!

— İçeri gir, bir kahve iç de öyle git, kız!

— Yok, şinci vardır işim kolubada, gelirim, avşam, ya yarın sabaha senin koca nineye de mümbarek olsun demeye!...

— Haydi güle güle, haydi cadevlesa (selâmetle) Nazlıcığım!


Ooh, hayat ne güzel şeymiş yahu!

Bugün başım ne kadar dinç, gönlüm ne kadar ferah! Sinirlerim sanki bugün ince bir eter yağmuru ile yıkanmış gibi...

Bugün Etem de benim gibi çok neşeli... Diyor ki:

— Gayrik (artık) Çakır Emine'cik ilen düğününüzü bu İdrellezde yaparız, o mahana (bahane) ilen de olur iki şenlik bir arada... Bakalım benim çadır uşağını da (karnımı da) kandırabilirsem, o

304