zamana kadar buraya gelecek olan sevgilimi sizin düğününüzde takar takıştırır, çengi diye oynatırız! Hem, sizin düğünü, isterseniz bizim çadırlar yanındaki meydanda yaparız.
Gülerek,
—Dur bakalım daha Etem; dereyi görmeden paçanı sıvama! Bakalım daha Feridun denilen herifi yola yatırmak lâzım... Hele ben şimdi gidip Şu bizim Aksaraylı Nâzım'ı bir bulayım!
— Kimdir o Aksaraylı Nâzım?
— Senden iyi olmasın, çok iyi ve işgüzar bir arkadaştır.
— Ha durma, git sen, kimi bulacaksan bul, vaktiyle her iş olsun bitsin!
Evden çıkarken annem,
— En sonunda, beni çingene kaynanası yapıyorsun ya -dedi-, Ne ise, kızın haline pek acıdım; yoksa ben, dünyada bu işe razı olmazdım... Ah, rahmetli babacığın şimdi mezardan başını kaldırsa da bu hali görse, kim bilir bize neler derdi? Haydi git güle güle, Nâzım'a benden de çok selâm söyle, her ne kadar kendisini pek tanımazsam da gözlerinden öperim! Ama, sakın akşama geç kalıp da beni merakta bırakma! Hem bu akşam dışarıda çok kaçırma, gel vaktiyle evine... İstersen, ben size güzel mezeler hazırlayayım, Etem'le birlikte bu akşam da bizim havuz başında için!
— Peki, anneciğim, bu akşam da öyle yapalım, ben dışarıda hiç içmeden erkence buraya gelirim, müsaade edersen Nazlı'yı da çağırırız, Etem, Nazlı, ben üçümüz bizim havuz başında bir âlem yaparız!
