Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/287

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

— Darılma benim güzel İrfan'cığım, darılma benim tonton İrfan'cığım, ben şaka yapıyorum sana... Bir zamanlar senin pek hoşuna giden çengi Küheylâncığın sana bu kadarcık da nazı geçmez mi oldu şimdi?... Hem, ben her şeyi biliyorum... Seni bizden soğutanlar dilerim, Allahlarından bulsunlar. Ne yazık ki Reha Bey gibi kırk yıllık uslu, akıllı, kibar, nazik bey babamız da onlara uyup senin gibi aslan bir delikanlıyı gücendirdi. Ne olacak o da artık yaşlana yaşlana bunadı. O Feridun denilen zıpçıktı oğlanla, o oğlanın bir dediğini iki etmeyen Benli Lâtif kartalozuna uydu; senin gibi alnı açık, yüreği temiz, gülbeşekeri bir civan delikanlıyı darılttı. Sen onlara bakma İrfan Beyciğim, benim kapım, bacam sana her zaman açık; sana bir değil, yüzlerce Emineler, Rânalar feda olsun... kurban olsun Küheylân abla, seni yaradana anacığım... Onlara darıldınsa bana da darılmadın ya... Gel şekerim, gel civanım, gel elmasım, bana gel... Ne zaman istersen gel... Güzel ses, aynalı keriz, yanık ut, keman salt onlarda mı? Bunlar bende yok mu? Bende onların daniskası ne hanendeler, ne çengiler, ne köçekler var ki senin Sulukuleli Emineler, Rânalar onların papuçları bilem olmazlar.

Bu aralık, iskelenin dış tarafında, koltuğunda udu ile Küheylânı beklemekte olan Ayvansaraylı utçu Salih, ona seslendi:

— Haydi Küheylân abla, bırak çeneyi, yürü, geç kaldık?...

Küheylân,

— Dur ayol, patlama, geliyorum... Bekle biraz!...

— Bekleyemem artık, geç kaldık diyorum!

289