Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/286

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Bu sabah, Kasımpaşa iskelesinde vapur beklerken Ayvansaraylı çengi Küheylân'la orada karşılaştım:

— Nasıl? Beni bırakıp da onlara kaçar mısın? Oh olsun!... -der gibi bana bir bakış baktı, sonra da hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi-: Gel de bir akşam bize, sana, kemanla, utla adamakıllı bir döktüreyim (göbek atayım!) -dedi.

Ben de şu karşılığı verdim:

— Reha Beye döktür, Reha Beye; ben artık öyle şeylerden elimi, ayağımı çektim |

Lâkin, kâfir karı hâlâ endamlı mı endamlı, cilveli mi cilveli; fettan mı fettan, çalımlı mi çalımlı ha!...

Benim bu sözüm üzerine askerlerin eller kalçada vaziyeti gibi, iki elini birden kalçalarına dayayıp kollarını birer testi kulpu biçimine soktu, böylece karşımda gerdan kırarak, benimle alaya başladı:

— Amanın da beyimin cancâzını sevsinler; bu ne kurum ayol, bu ne caka, bu ne fiyaka? Acaba sen mi öyle şeylerden elini çektin, yoksa başkaları mı sana böyle şeylerden el çektirdiler?...

Ben hiç cevap vermeyip yürüdüm ve o, peşim sıra tekrarladı:

— Ha de bakayım bana, benim tonton İrfan Beyciğim, sana öyle şeylerden kimler, hangi boyu bosu devrilesiceler el çektirdi tosunum?

Canım sıkılarak geriye döndüm:

— Küheylân, kendine gel, terbiyeni takın, sırnaşıklığın sırası değil!...

Benim bu sert sözüm ona dokundu ve hemen tavrını değiştirdi:

288