Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/270

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

pısında dileneyim! Zorla değil ya ayol, kim ne derse desin, seviyorum seni işte!

Haniya:

«Kâtip benim, ben kâtibin. el ne de karışır?» dedikleri gibi:

İrfan benim, ben İrfanın, el ne de karışır? A benim canım, ciğerim gülbe şekerim İrfancığım! Sen elâleme bakma, elâlemin şom ağzı torba değil ki dikesin; kırba değil ki bükesin! Sen elâleme bakma gel benim İrfancığım gel! Zere:

«Hasretinle kalmadı artık sabra mecalim Aaa... benim cilveli yârim, ben seni ararım»

İşte sana yeminle İrfancığım; işte sana hem vallahi, hem billâhi, hem tallahi, her gün evde pişen envai türlü yemeklerin hiç biri sensiz boğazımdan geçmiyor! Dün akşam bizim oradan geçen mahallebici Alık Hasan'dan, annem. üzeri fındıklı, üzümlü koskocaman bir kâse aşure almıştı da o kadar zorladığı halde bana bundan bir kaşık bilem yedirememişti. Hani Macuncu Hafız'ı tanırsın sen; Allahın günü tablaylan bizim oraya türlü türlü macunlar getiriyor, herkes o macunlardan parmak parmak lüpletiyor da, Allah bir hakkı için ben o macunların yüzüne bilem bakmıyorum. Râna abladan başka bizim Seher'le Ziynet bilem bana acıyorlar.

Evvelisi gün, Ayvansaraylı Küheylân ablaya yolda rastlamıştım; yüzüme baktı, baktı da:

— Akı -dedi-, bu ne hal böyle, ne olmuş sana ki, yüzün dönmüş tıpkı suyu çekilmiş limona?

Sonra seni sordu; hiç gördüğüm yok deyince, kurnaz karı, tutup ta yolun ortasında bir kolunu beline

272