Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/237

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

İşte tam bu aralık, Etem'in karısı, gerçekten elinde bir çalı süpürgesi ile çalıların arasından ortaya fırladı ve süpürgenin sapıyle değil de yumuşak çalı tarafıyle Etem'in kalçalarına yapıştırmaya başladı

Etem, yere doğru eğilip kalçalarını karısına açarak,

— Bırakın ursun daha, bırakın ursun da alsın öfkesini... Zere almazsa şinci öfkesini benden, sonra çadır içinde sarılır gırtlağıma beni buğmak için...

Etem, ayıyı oynatırken o cümbüş arasında Nazlı, usulca yanımızdan savuşmuş, biraz ilerideki incirliğe doğru açılıp oradaki bir incir ağacına yaslanmış, Tepebaşı'nda çalan musikiyi dinliyordu.

Akşamdan beri bize yalnız meze yapmak, tabak, çanak yıkamak, öteye beriye koşmaktan başka hiç bir şey yapmayan ve hiç lakırdıya karışmayan Tornavida Hasan şimdi lafa karıştı:

— İncir ağacı tekin değildir yahu, gece vakti... Söyleyin şuna, dönsün, gelsin geriye!

Etem,

— İmkânı yok, gelmez, kendi canı istemeyince... o, şimdi dinler orada Beyoğlu'nda çalan mızıkayı!

Tornavida, ayağa kalkıp o tarafa doğru dönerek,

— Siz, bırakın bana, ben gidip getireyim onu.

Etem,

— Sakın ha, gitmeyesin yanına!

— Neden?

— Senin anlayacağın, o karışıktır o, karışık... Üşmüştür şinci cinleri onun başına... Karışmam, sonra yapmasınlar sana bir ziyan!...

Hasan, duraklayarak Emine'ye seslendi:

— Haydi kız, Emine, kalk, beraber getirelim onu buraya...

239