Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/236

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

«Felek bana neler etti
Bu gençliğim elden gitti!
Bu iftirak cana yetti
Bende takat makat bitti!»

Etem'in çok güzel çaldığı tuluma Emine, hem ağzı ile iştirak ediyor, hem tefle pek enfes bir tempo tutuyor; öteki Sulukuleliler de el çırparak, zaten kendilerinin çok sevip, çok söyledikleri bu türküyü şimdi hep bir ağızdan söylüyordu. Şimdi o iri gövdesini bu makama uydurarak iki ayağının üstünde sağa sola gerdan kıran koca oğlanın da keyfine son yoktu. Mübarek, o kadar keyifleniyor, neşeleniyordu ki, ortalığı gündüz gibi yapan bu ay aydınlığında yüzüne dikkatle bakılınca âdeta keyfinden gülümsediği seziliyordu. Zavallı hayvan, ömründe ilk defa bu kadar ahenk içinde oynuyordu. Şimdiye kadar, mahalle aralarında, toz, toprak içinde yalnız ayıcının tulumu ve onun yanında gezen bir suratlının çatlak sesinden başka ahenk duyamayan babayani ayıcık, bu gece böyle, İstanbul'un en güzel yerlerinden birinde, bol ay ışığı altında, güzel sesli üç dört kadının söylediği şarkı ile nasıl keyiflenmez, nasıl coşmazdı? Hele biraz sonra bu ahenge, Kör Andon, kemanı ile, lâvtacı lâvtasıyle ve babacan Şahin ağa da zurnası ile karışınca ayı büsbütün coştu, kendinden geçti, aşka geldi, iki ayağı üstünde tatlı tatlı homurtularını arttırdı ve bir kerte geldi ki o seksen, doksan okkalık oğlan, genzinden, baygın bir nara savurarak Etem'in üzerine atlayıp onun yüzünü gözünü yalamaya başladı.

Artık, kazıklı bağda kopan kahkahalar, tâ Okmeydanı'ndan duyulacak bir hal almıştı.

238