— Duracaksan geç, otur yerine... Durmayacaksan peşin söyle de ona göre davranalım!
Emine süklüm büklüm yerine giderken Etem kalktı:
— Yok, eğerleyim sizin —dedi-, ben rahatsızlık verdimse sofranıza, kaçar giderim ben, siz bakınız keyifçiğinize...
Ona da çıkıştım:
— Otur yerine sen de bakayım!
Yine meclis, bir müddet suspus oldu. Sonra yine Etem'in sözü ile muhabbete başlandı:
— İsterdim ki bu avşam olur ise misaadeniz, getireyim bizim koca oğlanı (ayıyı), o da eğlendirsin birazcık sizi.
Ben,
— Acele etme, onun da sırası var!
Etem, gözümün içine bakarak usulca,
— İster Nazlıcık da birazacık gelsin, seyretsin bu teferizi, te şu çalıların ardından, var mıdır misaadeniz gelsin!...
— Gelsin, Nazlı da gelsin, Gülizar da gelsin, öteki kadınlar da gelsin, şoparlar da gelsin; oldu olacak çadırlarda kimler varsa hepsi gelsin bakalım!
Bu lakırdıları duyan kahveci Mıstın atıldı:
— A benim iki gözüm İrfan Beyciğim... siz ne yapıyorsunuz? Yoksa çingene panayırı mı açacağız buraya?... O kadar insanı ben nereye doldurayım?
— Aldırma, sen keyfine bak!
Etem, birden fırladı:
— Ha -dedi-, ben giderim onları çığırmaya... Siz bakın cümbüşünüze...