Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/227

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Hey gidi Nazlı hey?! Çoktandır beni görmeyeli ne kadar değişmiş, ne şekillere girmişti? Kendisini, yürüyüşünden, daha uzaktan seçtim. Başında kapkara bir başörtüsü, sırtında düz kanarya sarısı bir cepken, cepkenin altında düz mor bir şalvar vardı. Gülizar ise bugün büsbütün başka bir biçimde giyinmiş, bugünkü kılığı ile âdeta kendisini tanınmaz bir şekle koymuştu. Gülizar'ın bugünkü kılığı tıpkı geçen yıl İstanbul'a gelmiş olan Romanyalı göçebe çingene karılarının zarif kıyafetlerine benziyordu.

Başında ipek gibi pırıl pırıl yanan alaca şatrançlı başörtüsünün ön uçlarını kulaklarının arkasından geriye atmış, üzeri yer yer nakışlı cepkenine bir bluz süsü vermiş, sonra şalvarının ön tarafına, yine üzeri yer yer resimli bir beyaz önlüğü, prostelâ gibi geçirmişti ve ayaklarında alçak ökçeli, yüzleri kurşuni keten ince iskarpinleri vardı. Yanlarındaki orta yaşlı kadını tanıyamadım. Sonradan öğrendiğime göre, bunun adı Binnaz'mış; Avas köyü taraflarından bunlara misafir gelmişmiş; onun da kılığı kıyafeti oldukça düzgündü. İncirlerin altından doğru, Etem önde, onlar arkada fıstıkî makamla bize doğru geliyorlardı. Nazlı'nın halinde, yine o eski çingenelik, Gülizar'da yine o atılganlık hali vardı.

Kafile bize doğru yaklaştıkça Etem, iki adımda bir geriye dönüyor, onlara bir şeyler söylüyor ve galiba, «Misafirlere karşı şöyle davranın, böyle selâmlayın!» gibi talimatlar veriyordu.

Çakır Emine, onların gelişini o kadar dikkat ve o kadar alâka ile süzüyordu ki, nerede ise,

229