Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/172

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

keskin tırnaklarımla senin o mısır püskülüne benzeyen yumuşacık sarı saçlarını yolar ve sonra da gözlerini oyardım... Eğer olsaydım şincik ben bir yılan, gelir, gece uyur iken seni yüreğinden ısırır, zehirlerdim.... Eğer olsaydım, ben şinci bir cadı karı, gelirdim, elimde bir çanak zehirli lokma ile, derdim sana:

— «Senin mangaptut Nazlı'n üldü; bu lokmayı da onun canı için biz döktük! Ha yiyesin bu lokmadan bir iki tane de Nazlı'nın öbür dünyaya giden canı ferahlasın!

Ve sen de bilmiyerek yerdin bu zehirli lokmadan, bulurdun şifanı !

«Bu mektubu alır almaz, hemen bize gel, sana diyeceğim son bir kelâm vardır!»

Bu mektubu okuduktan sonra, bunu da ötekiler gibi büküp bir köşeye atacağıma, tuttum kendisine şu iki satır şeyi yazıp bir çocukla gönderdim:

«Seni bu akşam Topkapı dışarısında soldaki bahçeli kahvede bekliyorum. Oradan geç, konuşalım!»

Akşam üstü, havanın yağışlı olmasına rağmen, baktım, Gülizar, omuzunda fal heybesi ile dediğim yerden geçiyordu. Peşisıra yürüdüm ve başladık konuşmaya:

— Benden ne istiyorsun Gülizar, şimdi açık söyle bakalım!...

— Daha sorar mısın ne istediğimi ?

— Elbette sorarım... Ne bileyim ben, ne istiyorsun benden!

— Ateşe saldığın yüreciğimi isterim senden!..

— Ben ne diye saldım senin yüreciğini ateşe?

— Bilmem artık... Ben dönmüşüm şinci deliye

Zere yanarım senin için gece gündüz.

174