Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/166

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

kupa arabaları ile tıpkı gerçek saraylılar gibi takmış takıştırmış, çakmış çakıştırmış; iki dirhem bir çekirdek Kâğıthane, Göksu âlemleri yapamazlardı. Lâkin nedir ki, onların da meziyetleri, marifetleri başka idi. Allah, nedense berikilere para, pul vermiş, o sizinkilere de ses vermişti. Sen daha dur bakalım, sen dünkü çocuksun; sen benim elimde büyümüş kızım, hatta torunum sayılırsın... Senin Gülistan abla dediğin kadının piyasadaki en parlak zamanını bilir misin? Alimallah Gülistan, akşam dönüşünde Karaağacın önünden geçerken sandaldan bir hey hey çekti mi idi, Sütlüce, Bahariye, Gümuşsuyu, Eyüp sırtları inim inim inlerdi. Hacer de ondan aşağı kalmazdı ha! Hacer'i biz bir gece, Lonca'nın üstündeki Hançerli bostana getirip kendisine bir gazel okuttuk; inan olsun o, gazelin meyanını basarken karşıda, Tepebaşı'nda harıl harıl çalan Bahriye mızıkası birdenbire susmuş ve tam o sırada Fener iskelesine yanaşmakta olan Haliç vapurunun kaptanlarından Hüseyin kaptan vapurun düdüğünü: «Yaşşa Hacer!» diye bağırtmıştır!... Şöhret de fena değildi kızım; vakıâ Şöhret, onlardan biraz sonra ortaya çıktı idi ama, o da kendisine bu âlemde hakiki bir şöhret yaptı idi.

Udî Hüseyin lafa karıştı:

— O zaman ben çocuktum ama, meseleyi iyi hatırlarım. Hatta, o gece Hacer'in yanında zurnacı Şişko Ahmet taksim etmişti!

— Hah, tamam...

— Nerede şimdi Şişko Ahmet aga?

Reha bey, sanki onların kâhyası imiş gibi cevap verdi:

168