Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/142

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Bu sabah bizim kapının önünden geçen çamaşır sepetçileri ile falcıların sesini duyunca hemen pencereye koştu ve onların alacalı, bol şalvarlarını süzerek derin derin içini çekti ve o gün benimle pek az konuştu.

Bu akşam, annem de, ilk defa olarak bana fazla surat etti. Zavallı anneciğim, arık onun, halis muhlis çingene olduğunu iyice anladı. Galiba Nazlı da, bugün ben sokakta iken onun biraz canını sıkmış olmalı ki, annem bu akşam yemeğe bile gelmedi. Bu gece Nazlı, sabaha kadar hep bahçede dolaşmış, hiç uyumamış... Sabahleyin de erkenden karşıma dikildi:

— Artık bana izin -dedi-, zere yavrucuğumu çok göreceğim geldi, gideyim birazacık, Erenköyü'ne yavrumu göreyim!

Sordum:

—Git ama, ne vakit geleceksin?

Yarım ağızla,

— Kim bilsin artık... -dedi- Allah ne vakit kısmet eder ise!

Anlaşılan, bizim evdeki hayat, Nazlı'yı pek fazla sıkmaya başladı.

Dedikodu da mahallede iyice almış, yürümüş... O gün Bakırköy'ünde hiç yoktan evhama ve âsabiyete kapılıp da arkadaşları darıltmamış olsaydım, belki onlar, şimdi mahalledeki bu dedikodu cihetinden gelecek rüzgârların önünü tıkarlardı!...

Şu alışkanlık ne tuhaf şey... Nazlı gittiğinden

144