keriya köyü, Kemerburgaz, Kısırmandıra taraflarına filan gittiğin hep yalan ha!...
— Ha ha! Hem de yalanın gözü... Onların hiç biri beni tanamaz bile... Onlar seni paraca biraz sızdırmak için büyle süylemişler...
— Buradakiler senin neyin?
— Buradakilerin içinde var benim baba tarafından hısımlarım...
— Ey, birazdan ben kalkıp gideceğim, sonra seninle bir daha nerede buluşup görüşebiliriz?
— Nerede, ne zaman istersen?
— Artık Topçular'a hiç gelmeyecek misin?
— Ah Topçular, vah Topçular... Tüter orası şinci benim burnumda... Orası ne güzel yerdi... Oranın havası bilem başkaydı... Hey gidi günler hey!... Nasıl, çalar mı gene geceleri Beyoğlu tarafındaki mızıka, o kıyak havaları!...
— Tabii, çalmaz olur mu?
—Ah gidi o havalar ah! Onlar ne dokanırdı bana bilsen... Buradaysa, ne mızıka duyduğumuz var, ne bir şey...
— Canım, yine gelir Topçular'a, yine dinlersin o havalan!...
— Allah etmeğe... O gâvur Etem ile hınzır karısı oradayken ben oraya ayak basar mıyım artık!
— Oraya ayak basmazsan, gelir birkaç gün bizde misafir kalırsın!...
— Sizde, nerede yaniya!
— Bizim evde!
— Ha ha! Hiç kabul ederler mi sizin evdeki
hanımlar benim gibi bir çingene parçasını?