Kalktı, çadırların birinden bir kilim parçası getirip yere serdi:
— De buyurasın, oturasın bakalım!...
Karşılıklı oturduk. Ne dersiniz, konuşurken kadın yüzüme melül melül bakıp iç çekmeğe başlamasın mı?
Meğer ben görmeyeli zavallının başına neler gelmiş, neler... Onun, Topçular'dan kaçmasının sebebi hiç de bizim düşündüğümüz, yahut Etem'in filân söyledikleri gibi değilmiş... Meğer, hınzır Etem, evli olduğu ve Nazlı'nın da yakın akrabası bulunduğu halde son zamanlarda kadıncağıza sataşmaya, sarkıntılık etmeğe başlamış ve işi o kadar ileriye götürmeğe kalkmış ki, nihayet bunu farkeden Etem'in karısı kıskançlıktan hem bir gece odunla Etem'i adamakıllı dövmüş; hem de ertesi gün Nazlı ile saç saça başbaşa gelerek onu Topçular'dan buraya kaçırtmış...
Neden sonra çiroz gibi ipince ve bir yaprak gibi akşam rüzgârının önünde sallanan orta yaşlı bir kadının getirdiği kahveyi içerken Nazlı sordu:
— Ya siz buracıklarda ne ararsınız büyle, nasıl oldu da düştü yolunuz bu yanlara?
Nazlı'ya, bütün bu beş on günlük maceralarımı, kendisini ta nerelerde aradığımı uzun uzun anlattıktan sonra dedim:
— Buralarda da işte seni aramaya gelmiştim.
Tatlı bir gülümseme ile,
— Öyleyse -dedi-, buluştuk işte... Gözlerin olsun aydın!
— Demek, buraya gelmeden önce, senin Ze-
