Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/106

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

— Bu, bizim çingenece türkülerin en güzel ve en menşurlarındandır...

— Bunun türkçesi nedir?

— Bunun türkçesi, yaniya demektir ki: «Derelerden geliyor, tepelerden geliyor, damat yıkanıyor, gelin yemek yiyor, ana çorbaya tuz atıyor; baba mancanın tadına bakıyor...»

— Ulan, bunun neresi güzel?...

— Ah beyağam, ben uyduramadım onun makamca süylemesini, onu size bizim kızlar süylemeli ki, göresiniz ne kıyak şeydir!...

Biz çingene ile böyle söyleşirken birdenbire altımdaki hayvan rap! diye durdu.

Çingene, yulardan asıldı:

— De bire meret!...

Hayvan, sanki taş kesilmiş ve kulaklarını dimdik dikmişti.

Çingene, işi çakar gibi oldu. Yuları bana uzatınca,

— Siz sakın korkmayın -dedi-, ben anladım işi !

Ve çabucak kuşağının arasından çıkardığı ot biçmeğe mahsus küçük bir orağı sağ eline alıp gözleri ile etrafı araştırmaya başladı. Daha ben ne olduğunu anlamadan altımdaki beygir, acı acı kişneyerek şahlanır gibi oldu ve olmasıyle birlikte, tam şöyle üç buçuk, dört metre ilerimizdeki sık gürgen yapraklarının içinden kapkalın ve upuzun, âdeta vapur halatları gibi alaca renkli bir yılan bize doğru kaymaya başladı.

Bunu görür görmez ben bitmiştim. Biraz önce çingeneye karşı gösterdiğim kabadayılığın yerine şimdi korkudan atın üstünde mumyalaşır gibi olmuştum.

Çingene, kaşla göz arasında, çok çevik bir atılışla

108