Nutuk/9. bölüm/Bilecik mülâkatı
Muhterem Efendiler; müsaadenizle bu hikâyeyi şimdilik burada bırakacağım. Aynı günde, yani 5 Kânunuevel 336’da Bilecik istasyonunda bekleyen Ahmet İzzet Paşa heyetine temas edeceğim.
Hatırınızdadır ki İzzet Paşa’nın talep ve teklifi üzerine, kendileriyle Bilecik’te mülâkat takarrür etmişti. Heyet, ayın dördünden beri beni Bilecik istasyonunda bekliyordu. Heyet, İzzet, Salih Paşalarla süferâdan Cevat, Ziraat Nâzırı Hüseyin Kâzım, Hukuk Müşaviri Münir Beyler ve Hoca Fatin Efendi’den mürekkeb idi. Bilecik istasyon binasının bir odasında birleştik. İsmet Paşa da beraberdi. Mülâkat, şu tarzda cereyân etti: Ben, ilk söz olarak, “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Reisi” diyerek kendimi takdim ettikten sonra, “Kimlerle müşerref oluyorum” sualini tevcîh ettim. Salih Paşa, benim maksadıma intikal edemeyerek kendisinin Bahriye ve İzzet Paşa’nın Dahiliye Nâzırı olduğunu izaha kalkışırken ben, der-akab İstanbul’da bir hükümet ve kendilerini o hükümetin ricâli olarak tanımadığımı ve eğer İstanbul’da bir hükümetin nâzırları olarak görüşmek istiyorlarsa kendileriyle görüşmekte mazur olduğumu beyan ettim. Ondan sonra, sıfat ve salâhiyet mevzu-i bahis edilmeyerek müdâvele-i efkâr etmek tensîb edildi.
Mükâlemenin bazı safhalarına Ankara’dan beraber gelen bazı mebus arkadaşları da iştirak ettirdim. Birkaç saat cereyân eden mükâlemeden, gelen zevâtın esaslı hiçbir ma’lumât ve kanaatleri olmadığı anlaşıldı. Nihayet, İstanbul’a avdetlerine müsaade etmeyeceğimi ve birlikte Ankara’ya gideceğimizi tebliğ ettim.