Nutuk/8. bölüm/Mecliste görülen aykırı temâyüller ve Nâzım Bey'in dahiliye vekilliğine intihâbı karşısında ihtiyâr ettiğim muamele
İşte, arz etmek istediğim husus, vekillerin intihâbına ait kanunun ta’dîlini müstelzim sebeplerden biridir.
Efendiler; 4 Eylül 336 tarihinde Tokat Mebusu bulunan Nâzım Bey, 89 reye karşı 98 rey ile Meclis’çe Dahiliye Vekâ leti’ne intihap olundu. Nâzım Bey, dakika fevt etmeksizin büyük istical ile vekâlet makamına gidip ifa-yı vazifeye başladı. Ba’dehu, Heyet-i İcraiye Reisi de bulunmam hasebiyle beni ziyarete geldi.
Ben, Nâzım Bey’i kabul etmedim. Meclis-i âlinin, mazhar-ı itimat ve intihâbı olan bir vekili kabul etmemekle, ihtiyâr ettiğim muamelenin mahiyet ve nezaketini elbette takdir ediyordum. Fakat, memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. bi’t-tabi, hareketimin sebebini izah ve isbât edeceğimden ve izah edeceğim noktanın meclis-i âlice de mühim görüleceğinden emin idim.
Efendiler, Meclis azaları meyânından, aykırı birtakım prensiplere temâyül gösterenler zuhûra başlamıştı. Bunlardan biri olmak üzere, Nâzım Bey ve rüfekası en çok nazar-ı dikkatimi celp eylemişti. Nâzım Bey’in, daha Sivas Kongresi esnalarında, kendisinden aldığım safsatalarla mâli bazı mektuplarıyla ne zihniyet ve mahiyette olabileceğini anlamıştım. Nâzım Bey, mebus olarak Ankara’ya geldikten sonra, her gün yeni yeni siyasî faaliyetler gösteriyordu. Teşekküle başlayan her hizb-i siyasî ile temas fırsatını kaçırmıyordu.
Nâzım Bey, bizzat ve bi’l-vasıta ecnebi mahâfilinden bazılarıyla temas yolunu bulmuş ve teşvik ve muâvenete de mazhariyetini temîn etmişti.
Bu zatın, Halk İştirakiyyun Fırkası diye, gayr-i ciddî, sırf cerr-i menfaat maksadıyla bir fırka teşkili teşebbüsü ve onun başında gayr-i millî faaliyet sevdasında bulunduğu, mutlaka mesmûunuz olmuştur.
Bu zatın, ecnebi mahâfiline casusluk ettiğine de asla şüphe etmiyordum. Nitekim bi’l-âhire İstiklâl Mahkemesi birçok hakayıkı meydana koymuştu. İşte Efendiler, bu Nâzım Bey, bizzat ve arkadaşları vasıtasıyla yaptığı mütemâdi propaganda sayesinde ve bize muhalefete hazırlananların, menâfi-i âliye-i milleti unutarak yardımlarıyla, Dahiliye Vekâleti’ne geçirilmişti. Bu suretle Nâzım Bey, hükümetin bütün dahilî idâresi makinesinin başında, memleket ve millete değil, fakat, paralı uşağı olduğu kimselerin arzusuna en büyük hizmeti ifa edebilecek vaziyete gelebilmişti.
Bi’t-tabi, Efendiler; buna asla razı olamazdım. Onun için Dahiliye Vekili Nâzım Bey’i kabul etmedim ve istifaya mecbur ettim. Lüzum görüldüğü zaman dahi, Mecliste, celse-i hafiyede ma’lumât ve mütâlaatımı açıkça söyledim.