Nutuk/7. bölüm/Şark Cephemizde Ermenilerle harp başlıyor
Muhterem Efendiler, şark hudutlarımızda müstacel olan işimiz, Celâlettin Arif Bey’in, Erzurum’un inkılâb tarihinde bıraktığı eserini daha fazla mütâlaa ve tetkike müsait değildir. Arzu buyurursanız aynı günlerde şark hudûdumuzdaki ciddî iştigale gelelim:
Malûm-ı âlinizdir ki Mondros Mütarekesi’nden beri, Ermeniler, gerek Ermenistan dahilinde, gerek hudûda mücâvir mahallerde, Türkleri kütle halinde katlden bir an fâriğ olmuyorlardı.
336 senesi sonbaharında Ermeni mezâlimi tahammül-sûz bir hale geldi. Ermenistan seferine karar verdik. 9 Haziran 336 tarihinde şark mıntıkasında muvakkat seferberlik ilân ettik. On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa’yı Şark Cephesi Kumandanı yaptık. 336 Haziran’ında, Ermeniler, Oltu’da teşekkül eden Türk idâre-i mahalliyesine karşı hareketle, o havaliyi istilâ etti. Hariciye Vekâletimiz tarafından, Ermenilere 7 Temmuz 336’da bir ültimatom verildi. Ermeniler aynı tarz-ı hareketlerine devam ettiler. Nihayet seferberlikten 3,5-4 ay kadar sonra, Kötek, Bardız mıntıkalarında toplanan kuvvetlerimize, Ermenilerin taarruzuyla harekât-ı harbiyeye başlandı.
Ermeniler, 24 Eylül 336 sabahı Bardız cephesinden baskın tarzında yaptıkları umumî bir taarruzla muvaffak oldular. Efendiler, bu hoşa gitmeyen ma’lumâta ait şark cephesinin raporunu okurken, Ermenilerin taarruzları günü olan 24 Eylül’de yazılmış Celâlettin Arif Bey’in de ma’lûm ültimatomunu alıyordum (Ves. 259). Ermeniler tard olundular. Ordumuz, 28 Eylül sabahı ileri harekete geçti. Aynı günde, Erzurum’un elli imzası da Ankara’ya taarruza geçiyor. Ne su-i tesâdüf!.. Sanki, bu efendiler, Ermenilerle aleyhimizde harekete sözleşmiş gibi..!
Ordu, 29 Eylül’de Sarıkamış’a dahil oldu. 30 Eylül’de Merdinik işgal olundu. Fakat bazı esbâb ve mülâhazata binâen 28 Teşrinievvel 336 tarihine kadar bir ay, Sarıkamış-Laloğlu hattında kaldı.
Bu esbâbdan birinin de Erzurum’da bulunan Celâlettin Arif Bey ve rüfekasının ihdâs eyledikleri vaziyet olduğunu tahmin buyurursunuz. Fi’l-hakika, Kâzım Karabekir Paşa’nın 29 Eylül 336 tarihinde Sarıkamış’tan keşîde edilen telgrafında “30 Eylül’de cepheyi gezip tespit ettikten sonra Erzurum’a giderek orada cereyân eden meselenin neticelendirileceği maruzdur.” deniliyordu.
Kâzım Karabekir Paşa, 30 Eylül 336 tarihinde, Sarıkamış’tan Celâlettin Arif Bey’e de yazdığı bir şifrede, “Erzurum ahalisi namına kırk elli imza ile çekilen açık telgraf, haricî düşmanların milyonlar sarfıyla temîn edemeyeceği bir vesikadır. Zât-ı vakadan daha mühim ve mühlik olan işbu açık telgrafı haricî düşman tehlike ve tehdidinden daha tahripkâr ve netâyic-i vahîmesini cephe vaziyetinden mühim gördüğümden yarın Erzurum’a geleceğimi arz eylerim.” diyordu.
Celâlettin Arif Bey, 5/6 Teşrinievvel 336 tarihli telgrafıyla, bilhassa “vatanperver ordu dahilinde kıymetli ve halkın itimâdına mazhar olmuş pek çok zâbitân ve ümerâ mevcut olduğundan su-i istimal şikâyetleri bi’t-tabi ordunun kuvâ-yı mukavime ve intizam esasına tesir yapacak kadar büyümemiştir” ma’lumâtını veriyordu.