Nutuk/12. bölüm/Pontus meselesi
Muhterem Efendiler, umumî beyânâtımın mukaddematında, bir Pontus meselesinden bahsetmiştim. Bu mesele, vesâikiyle cümlenin malûmu olmuştur. Ancak bizi de çok meşgûl ettiğinden burada münasebeti olan bazı noktalarına temas edeceğim.
1840 senesinden beri, yani üç rub-ı asırdan beri, Rize’den İstanbul Boğazı’na kadar Anadolu’nun Karadeniz havzasında, eski Yunanlılığın ihyâsı için çalışan bir Rum zümresi mevcut idi. Amerika Rum muhâcirlerinden Rahip Klematios namında biri ilk Pontus ictimâgâhını İnebolu’da, elyevm halkın “Manastır” tâbir ettikleri bir tepede, kurmuştu. Bu teşkilât mensupları zaman zaman münferit eşkıya çeteleri şeklinde, icra-yı faaliyet ediyorlardı. Harb-i Umumî esnasında, hariçten gönderilip tevzi olunan silâh, cephane, bomba ve makineli tüfeklerle Samsun, Çarşamba, Bafra ve Erbaa Rum köyleri adeta bir silâh deposu halini almıştı.
Mütarekeden sonra, bütün Rumlar Yunanlılık âmâl-i milliyesiyle her tarafta şımardığı gibi, Etniki Eterya Cemiyeti propagandacıları ve Merzifon Amerikan müessesatı tarafından manen yetiştirilen ve ecnebi hükümetlerin silâhlarıyla maddeten takviye ve teşci edilen bu havalideki Rum kütlesi de müstakil bir Pontus hükümeti teşkil etmek emeline düştü. Bu maksatla umumî bir kıyâm hazırladılar. Dağlara çekildiler ve Amasya, Samsun ve havalisi Rum Metropoliti Yermanos’un idâresinde, muntazam bir program tahtında icra-yı faaliyete başladılar. Samsun’daki Rum komitecilerinin reisi, Reji Fabrikası Direktörü Tokamanidis bir taraftan da Merkezî Anadolu ile muhhaberât tesisine tevessül ediyordu. Bazı ecnebi hükümetler, Pontus teşkiline müzaheret edeceklerini vaad ettiler ve Samsun ve havalisindeki Rumluk nüfusunu teksir için de Rusya’daki Rum ve Ermenileri Batum’da cem’ eylediler. Onları, Türk Kafkas ordularından alınıp Batum’da depo olunan silâhlarlateslîh ederek, sahillerimize ihraca başladılar. Çetecilik etmek üzere, sahillerimize çıkarılabilecek birkaç bin Rum’u Sohum’da, Haralambos isminde bir adamın başına topladılar. Batum’da toplananlar da Haralambos’un etrafında ictimâ edenlere iltihak ettiriliyordu. Memleketimiz dahilinde, Samsun’da bazı ecnebi mümessilleri tarafından himaye veteslîh ediliyordu. Sahillerimize çıkan bu çeteler efrâdı, muhâcir iaşesi maskesi altında, ecnebi hükümetleri tarafından iaşe ve ilbâs ediliyordu. Ecnebi Salib-i Ahmerleri meyânında gelen zabitan heyetlerinin de teşkilât yapmaya, talim ve terbiye-i askeriye ile iştigal etmeye, müstakbel Pontus hükümetinin temelini kurmaya memur oldukları anlaşılıyordu.
4 Mart 335 tarihinde, İstanbul’da Pontus namıyla intişara başlayan bir gazetenin başmakalesinde “Trabzon vilâyetinde Rum Cumhuriyeti’nin tesisine çalışmak maksadıyla intişar ettiği” ilân olunmuştu.
Yunanistan’ın yevm-i istiklâline müsadif olan 7 Nisan 335 günü, her tarafta ve bilhassa Samsun’da nümayişler yapıldı. Yermanos’un küstahâne harekâtı, Rumların efkâr ve âmâlini, aleniyet derecesine çıkardı. Bafra ve Çarşamba havalisindeki yerli Rumlar, mütemâdiyen kiliselerde toplanıyor, teşkilât ve teçhizatlarını takviye ediyorlardı. 23 Teşrinievvel 35 tarihinde, Şarkî Trakya ve Pontus için merkez olarak, İstanbul kabul edilmiş idi. Venizelos, İstanbul meselesinin vakt-i ahere ta’lîkiyle, bunun yerine Pontus hükümetinin teşkili kanaatini izhâr etmiş ve bu nokta-i nazardan İstanbul Patrikhanesi’ne talimat vermişti. Aynı zamanda, İstanbul’da Yunan hafî zabıtası teşkiline memur edilen Miralay Aleksandros Zimbrakakis tarafından Pontus jandarmasını tensîk etmek üzere Eyfel Yunan torpidosu ile bir zâbitân heyeti i’zâm edilmişti. Türkiye’de bu faaliyet cereyân ederken Batum’da da 18 Kânunuevvel 35’te Pontus Rum Hükümeti ismiyle bir hükümet teşekkül etmiş ve teşkilât yapmaya başlamıştı. 19 Temmuz 336’da da Batum’da, Karadeniz, Kafkas, Cenubî Rusya Rumları tarafından, Pontus meselesi hakkında bir de kongre akdedildi. Bu kongrenin muhtırası, azadan biri vasıtasıyla İstanbul’da Rum Patrikliği’ne gönderildi. Pontusçular, 336 senesi nihayetlerine doğru faaliyetlerini büsbütün artırarak bayağı aleniyete çıktılar. Bizi, ciddî tedâbîr ittihâzına mecbur ettiler.
Dağlarda, vücuda getirilen Pontus teşkilâtı şöyle idi:
a) Birtakım rüesâ maiyetinde müsellah ve muharip kuvvetler;
b) Bunların iaşelerine hizmet eden müstahsil Pontus ahalisi;
c) İdare ve zabıta heyetleri ve şehirlerden ve köylerden erzak temînine memur nakliye kolları.
Çetelerin, faaliyet mıntıkaları ayrılmıştı. Pontus eşkıyasının kuvveti bidayette 6.000-7.000 müsellah idi. Bi’l-âhire her taraftan iltihak edenlerle 25.000 raddesini buldu. Bu kuvvet ufak cüz’-i tâmlar halinde ayrılarak, muhtelif mahallerde, tahassun ediyorlardı. Pontus çetecilerinin icrââtı, İslâm köylerini yakmak, İslâm ahaliye karşı akl u hayale sığmaz itisaf ve cinayetler irtikâb etmek gibi, hunhar bir sürünün icrââtından başka bir şey değildi.
Biz, Anadolu’ya çıkar çıkmaz, Türk ahalinin dikkat ve teyakkuzunu davet ettik. Melhûz tehlikelere karşı tedâbîr almaya başladık.
Merkezi Sivas’ta bulunan Üçüncü Kolordu, bütün mesâisini menâtık-ı muhtelifede gözüken çeteleri takip ve tenkîle hasretti. Trabzon mıntıkasında dolaşan Köroğlu namındaki Rum çetesiyle, Eftelidis çetesi ve diğer çeteler, merkezi Erzurum’da bulunan On Beşinci Kolordu tarafından takip ve tenkîl ediliyordu. Bir taraftan da Pontus eşkıyasının cevelângâhı olan yerlerde, ahali teslîh edilerek, millî teşkilât vücuda getirildi.