Nutuk/10. bölüm/Tevfik Paşa'ya verdiğim resmî ve hususî cevaplar
Efendiler, Tevfik Paşa’ya verdiğim cevâbî telgraf, şu idi:
Tel
|
Ankara, 28.1.337
|
C: 27.1.1921. İrade-i milliyeye müsteniden Türkiye’nin mukadderâtına vâzı’ü’l-yed olan yegâne meşrû’ ve müstakil Kuvve- i hâkime, Ankara’da müstemirren mün’akid, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Türkiye’ye müteallik bi’l-cümle mesâilin halline memur ve her türlü münâsebât-ı hariciyede muhatap ancak işbu Meclis’in heyet-i hükümetidir. İstanbul’da herhangi bir heyetin min külli’l-vücûh bir vaz’-ı meşrû’ ve hukukîsi yoktur. Binâenaleyh, böyle bir heyetin kendine hükümet namını vermiş olması, milletin hukuk-ı hâkimiyetine sarahaten mugayir ve bu nam altında memleket ve milletin hayatına ait mesâilde harice karşı kendini muhatap göstermesi nâ-kabil-i tecvîzdir. Heyetinize teveccüh eden vatanî ve vicdanî vazife derhal hakikat ve vaziyete ıktifâ ederek millet ve memleket namına meşrû’, muhatap hükümetin, Ankara’da olduğunu kabul ve ilân etmektir. Millet ve memleketimiz namına salâhiyet-i meşrû’aya sahip hükümetin Ankara’da olduğu Düvel-i İtilâfiye’ce takdir edildiği şüphesiz bulunduğu halde, düvel-i mezkûrenin bu nokta-i nazarını alenen izhârda teehhür etmeleri İstanbul’da mutavassıt bir heyetin mevcudiyeti kendileri için istifadeli olabileceğini zannetmelerinden neş’et etmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti sulh ve müsâlemeti kemâl-i ciddiyet ve samimiyetle arzu ettiğini ve yalnız hukuk-ı milliyesinin tanınmasını talepten ibaret olan şerâitini mükerreren ilân ve işbu hukukun tasdiki halinde, teklif olunacak müzâkerâtı kabule âmâde olduğunu beyan eylemiştir. Düvel-i İtilâfiye, Londra’da akdedecekleri konferansta, şark meselesini adl ü hak dairesinde halletmeye karar vermişlerse, davetlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ne doğrudan doğruya tevcîh etmelidirler. Şerâit-i ânife dairesinde vuku bulacak davetin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından hüsn-i kabul edileceğini tekrar beyan ederiz.
Saat: Dakika
30 evvel |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal |
Bunu müteakib de re’sen ve hususî olarak da şu telgrafı yazdım:
Tel
|
Ankara, 28 Kânunusani 337
|
Zât-ı samileri gibi bütün bir ömür bu millet ve memlekete bilâ-fâsıla meşkûr hizmetlerde bulunmuş bir recül-i muhtereme, bütün hidemât-ı sâbıkanızı tetvîc ve ikmâl edecek müstesna ve tarihî bir fırsat zuhûr ettiğine kaniiz. Biz, vahdet-i tâmme üzere hareket etmek istiyoruz. Bi’l-vasıta med’uv olduğumuz konferansta memleketi ayrı ayrı temsil edecek iki heyetin ne kadar mehâzîri dâi olduğunu tamamıyla takdir buyurduğunuza eminiz.
Milletin, sırf hukuk-ı hâkimiyetini muhafaza dâiyesiyle sarf ettiği emekler, akıttığı hesapsız kanlar, dahilî ve haricî birçok müşkilâta karşı gösterdiği sebat ve mukavemet, bugün karşısında bulunduğumuz müsait yeni vaziyeti ihdâs etti. Bir taraftan da hâdisât-ı âlem, sebat ve mukavemetin hedef-i aslîsi olan istiklâl-i tâmmımızı teyid edecek surette inkişaf etmekte devam ediyor. Bizi esaret ve izmihlâle mahkûm etmek istemiş olan hükümetler muvacehesinde, hukuk-ı milliyemizi müdafaa ederken.... maddî ve manevî bütün kuvâ-yı memleketin müttehiden hareket etmesi elzemdir. Bunun için zât-ı şâhânenin irâde-i milliyeye memlekette yegâne tecelligâh olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tanıdığını resmen ilân etmesi artık icap etmiştir. Bu suretle İstanbul’un memlekete mütevâli zararlar ika’ ettiği tecârib-i meş’ûme ile sâbit olan ve ancak ecnebiler lehine idâme edilen gayr-i tabii vaziyetine bir nihayet vermek müyesser olur. Düvel-i Mütelife mümessilleri tarafından vâkî olan tebligat gösteriyor ki İstanbul’dan hareket edecek bir heyet-i murahhasanın Londra Konferansı’na iştirak edebilmesi ancak onun, Ankara Hükümeti tarafından salâhiyet-i tâmme ile terhîs edilmiş mümessilleri ihtivâ etmesiyle meşrûttur. Bu suretle İtilâf Devletleri, Türkiye namına, sulh müzâkerâtına girecek murahhasların, ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından gönderilebileceğini kâfi bir vuzûh ile itiraf etmiş oluyorlar. Fiilen ve hukuken memlekette yegâne hükümet-i meşrû’a olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin vaz’ ve ilân ettiği esâsâtı kabul ve bu esâsâtın düşmanlarımız tarafından tasdikini teshîl için, bize iltihak suretiyle vaziyetinizi tashih ve tespit buyurmanızı tarih ve millet muvacehesinde deruhde etmiş olduğumuz vazife ve salâhiyetle teklif ederiz. Bu suretle mücadelemizi bir netice-i mes’ûdeye eriştirmek hususu tesrî’ edilmiş olur. Müttehiden hareket ve âmâl-i milliyeyi azamî kuvvetle müdafaa etmek fikriyle vâki olan bu teklifât-ı samimânemiz, kabul ve infaz buyurulmadığı takdirde, câlis-i makam-ı saltanat ve hilâfet olan zât-ı şâhânenin vaziyeti mütezelzil olmak tehlikesinden bi-hakkın korkulur ve biz, irâde-i milliyenin bahşetmiş olduğu fiilî ve hukukî bütün salâhiyetleri hâiz bir hükümet sıfatıyla, şimdiden kayıt ve işaret ederiz ki bundan tevellüd edecek mes’ûliyet nâ-kabil-i tahmin olan bütün avâkıbıyla doğrudan doğruya zât-ı şâhâneye aittir. Zât-ı sâmîlerinin bu vaziyet karşısında vicdanî ve tarihî vazifenizi tamamıyla ifa ve netâyicini tarafımıza kat’î ve sarîh olarak iş’âr buyurmanıza intizâr ediyoruz. Bu vesile ile ihtiramât-ı mahsusamızın kabulünü ricâ ederiz efendim.
Mustafa Kemal
Muhterem Efendiler, zaten manen ve maddeten hükmü kalmamış ve fakat muhafaza-i mevcudiyeti çok muzır olan İstanbul Hükümeti’ni bertaraf etmek mühimdi. Buna başlıca mâni olanların başında pâdişâh ve halife bulunuyordu. Binâenaleyh, bu makama, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni ve Hükümeti’ni tanıtmak, vaziyetin vuzûh peyda etmesi için bi’t-tabi ilk teşebbüs olmak lâzım gelirdi. Zaten elimizde ve temasımızda olmayan bu makama, henüz başka bir muamele tatbikine imkân-ı maddî de yoktu. Binâenaleyh Tevfik Paşa’ya aynı günde şu üçüncü telgrafı da yazdım:
Resmî ve hususî telgrafnamemizdeki mütâlaat ve teklifatımızı ber-vech-i âti hulasaten tekrar ve icâbatının sür’at-i ifasıyla neticesinin iş’ârını ricâ ederiz:
1– Zât-ı şâhâne Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni tanıdığını kısa bir hatt-ı hümâyûn ile ilân buyuracaklardır. Bu hatt-ı hümâyûn makam-ı hilâfet ve saltanatın masûniyetini esas olarak kabul etmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni şekil ve mahiyet ve salâhiyet-i hâzırasıyla kabul buyurduklarını ihtivâ edecektir. Tafsilât ve teferruat-ı sâirenin ilâvesi, şimdilik mûcib-i teşevvüş olabilir.
2– Birinci madde hükmü infaz olunduğu takdirde ailevî olan dahilî vaziyetimizin tanzimi ber-vech-i âti olabilir:
Zât-ı şâhâne kemâ fi’s-sâbık Dersaadet’te ikamet buyururlar. Sahib-i salâhiyet ve mes’ûliyet olup her türlü tecavüzden masûn ve her türlü şerâit-i istiklâli câmi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümet şimdilik Ankara’da bulunur. bi’t-tabi İstanbul’da artık kabine namı altında bir heyet kalmaz. Ancak, İstanbul’un vaziyet-i mahsusası ilcasıyla nezd-i şâhânede Büyük Millet Meclisi’nden vazife ve salâhiyeti hâiz bir heyet bulundurulur.
3– İstanbul şehir ve havalisi umûr-ı idâresinin suret-i tanzimi ba’dehu teemmül ve tatbik olunur.
4– Şerâit-i mezkûrenin kabul ve tatbikiyle beraber, Büyük Millet Meclisi’nce musaddak bütçemizde, esasen mevcut tahsisat-ı seniye ve hanedan-ı saltanat tahsisatıyla beraber, bi’l-umûm memûrîn-i lâzime ve sâir ashâb-ı maaşın muhassasatlarını itaya muktezi mebâliğ hükümetçe temîn ve tediye edilecektir. Kudret-i maliyemiz bu hususu mütekeffildir.
Mustafa Kemal
Tevfik Paşa’nın bu uzunca telgrafımıza gece verdiği cevap çok kısa oldu, Tevfik Paşa’nın cevâbı şu idi:
Tel
|
28/29.1.337
|
Telgrafnameleri aldım. Yarın heyeti toplayarak saat altıda arz-ı ma’lumât ederim efendim.