Görsel Retorik Paradigması/Görsel Retorik Analizi

Vikikaynak, özgür kütüphane

3. GÖRSEL RETORİK ANALİZİ

Görsel ürünlerdeki imgelerin analiz edilmesi izleyenlerin nasıl ve neye ikna edileceği açısından oldukça önemlidir. Bu ikna etme sürecinde bilginin izleyenler tarafından nasıl işlendiğinin bilinmesi gerekmektedir. R. Arnheim, R. Barthes, J. Berger gibi görsel retorik araştırmacıları görüntülerin bilişsel düzeyde algılanmadan önce duygu yoluyla işlendiğini savunmaktadırlar. Onlara göre görsel imge ve metinler, sözlü metinlerden daha fazla bilgi ve kültürel nüans taşımaktadır. Bu durumda görsel retorik görüntülerin psikolojik, sosyal ve kültürel etkileri birlikte düşünülüp analiz edilmelidir. “Bireysel tepki ve eylem üzerindeki psikolojik ve kültürel etkiler gerçekte farklı ve ayrı değildir... Kapsamlı bir görsel retorik teorisi; kültürel, psikolojik ve metinsel çalışmalar da dahil olmak üzere çeşitli bakış açıları ve metodolojilerden elde edilen içgörüleri içermesi ve bu farklı metodolojiler tarafından tanımlanan mekanizmaların nasıl birlikte çalıştığını açıklamalıdır.” (Hill, 2004: 26). Görsel metinler izleyicilerin zihninde görsel imgelerin psikolojik yönüne ve retorik gücüne göre, duygusal tepkiler yaratmakta ve bu nedenle, mesaj vermek için görsel imgelerin ikna edici gücü kullanılmaktadır. C. A. Hill, “Retorik Görüntüler Psikolojisi” (2004) adlı araştırmasında bu durumu şu şekilde ifade etmektedir:

“Görüntülerin nasıl işlediğini anlamak için izleyicinin, davranışların ve fikirlerin nasıl etkilendiğini anlamak en nihayetinde imgelerin doğasını ve insanların bunlara nasıl tepki verdiğini anlamak gerekmektedir. Temsili imgeler duygusal tepkilere yönelme eğilimindedir ve izleyici imgeler karşısında heyecanlandığında, akılcı olmayan ve mantıksız bir yanıtla sonuçlanan rasyonel yetiyi kullanma eğiliminde olmaktadır.” (Hill, 2004, s. 26).

Hill, duygusal tepkilere yol açanın canlı bilgiler olduğunu, canlı bilgilerin insanların tutum ve düşünceleri üzerinde istenen değişiklikleri yaratabildiğini ifade etmiştir. Bu bağlamda Hill, canlı bilgiler hakkında bazı örneklerden bahsetmiştir. Ona göre, “gerçek deneyimle, sesli, hareketli görüntüler, statik fotoğraflar, gerçekçi resim, çizgi çizme,” en canlı bilgiyi oluşturmaktadır (Hill, 2004, s.31). Bu canlı bilgileri oluşturan beynimiz renkler, dokular, nesnelerin kenarları, ışık-gölge ve hareket gibi özellikleri ayrı ayrı işlemekte ve onları bir araya getirmektedir. Bir görüntü, görsel unsurların ve onunla karşılaşan izleyenler tarafından bir şey olmak üzere ortaya çıkmış olan ilişkilerinin bütünüdür. Dikkatimizi etrafımızdaki her şeye odaklamamız mümkün değildir. Görmeye karar verdiğimiz şey; bildiğimiz, neye inandığımız ve ne istediğimiz ile belirlenmektedir. Görüntü unsurları, görme sürecinde hali hazırda yorumlanmış imgeler ışığında belirlenmektedir (Peterson, 2001). Görsel bir ürün, izleyende aynı anda birden fazla görüntüyü de çağrıştırabilmekte ve böylece geniş bir işaret dili oluşturmaktadır. “Görüntü çok anlamlıdır ve gösterenlerinin altında sabit olmayan bir gösterilenler dizisi barındırmaktadır.” (Barthes, 2014, s. 29). Bu geniş işaret dili izleyicinin zihninde bir belirsizlik süreci ortaya çıkarmaktadır. Bu süreç izleyenin psikolojisinin yanında sosyal ve kültürel yapısına göre de değişim göstermektedir. Sosyal ve kültürel yapısı farklılık gösteren izleyenler görsel ürünleri birbirlerinden farklı olarak yorumlayabilmektedirler.

Bir görüntü ayrıntılı sözel bir anahtarın yardımı olmaksızın bir iletişim mesajı olabildiğinde, onun anlamı sosyal olarak belirlenmektedir. Anlam, görsel biçimlerin ilişkisi ile ilgilidir. Okunaklı bir mesaj, belirli bir kültürün alışkanlıkları ve beklentileriyle bağlantıda olmayı başaran bir mesajdır ve okunaklı mesaja sahip tasarım; zekâ veya duygusal etkiye sahiptir. Gerçekler, kararlar, görüşler, inançlar ve değerler hakkındaki nedenlerin mutlak akıl yetkisine dayanmadığı; bunun yerine duygusal unsurlar, tarihsel değerlendirmeler ve pragmatik motivasyonlarla iç içe olduğuna inanılmaktadır. Retorik tasarım metodolojisinin etkililiği; belirli bir izleyici kitlesi için tanıdık ve canlı olan sembollerin ve modellerin kullanımına bağlıdır (Ehses ve Lupton, 1988).

Görsel retorikte görüntüler bir sembol sistemi ile kullanılmaktadır (Tom ve Eves, 1999, s. 40). İletişim ürünü olarak fikirleştirilmiş görsel retorik, iletişim amacıyla kullanılan görsel sembollerden oluşturulan gerçek görüntülerdir. Uzamsal kaynaklı, doğrusal olmayan, çok boyutlu ve dinamik insan deneyimleriyle genellikle sadece görsel imgeler ya da diğer söylemsel olmayan semboller sayesinde iletişim kurulabilmektedir. Böyle deneyimleri anlamak ve ifade etmek bu tür sembollere dikkat gerektirmektedir. Görsel retoriğin retorik disiplin içerisinde iki anlamı vardır. Bunlar; görsel nesne/ ürün ve görsel veriler üzerine bir perspektiftir. İlkinde iletişim için görsel sembollerin kullanıldığı görsel retorik, bireylerin yarattığı bir üründür. İkincisinde ise; sembolik süreçlere odaklanan bir perspektiftir ve bu sayede iletişim, imgeler aracılığıyla sağlanmaktadır (Foss, 2004).

Bir ürün olarak değerlendirildiğinde görsel retorik; resim, heykel, mobilya, mimari ve iç tasarım gibi iki ve üç boyutlu imgeleri içeren geniş bir fikirdir. Retorik, estetik ve faydacı imgelerden oluşabilmektedir. Fakat her görsel nesneyi retorik olarak değerlendirmek mümkün değildir. Görsel bir imgeyi görsel retorik olarak değerlendirebilmek için; o imgenin “sembolik olmasına, insan müdahalesi içermesine ve imge ile iletişim kurabilecek seyirci varlığına” ihtiyaç vardır. Görsel retorik, işaretler sistemidir. En basit şekilde bir işaret bir nesne ile bağlantılı olduğunda iletişim işlevini yerine getirmektedir. Bir imgenin görsel retorik olarak nitelendirilebilmesi için sembolik öğeler içermesi ve insan müdahalesi içermesi gerekmektedir. Bu müdahale; bir suluboya resmin ya da çekilen bir fotoğrafın içeriğindeki imge yaratım sürecine dahil olmaktır. Bu süreç; renk, form, media ve boyut gibi alanlarda stratejik ve bilinçli seçimleri içermektedir. Bu seçimler ideal bir seyirci için dikkat çekici olmalıdır. Ürün olarak görsel retorik bilinçli bir üretimdir; renklerin, formların ve seyirci ile iletişim için diğer elementlerin aranjmanıdır (Foss, 2004). Sembolik bir hareket olan görsel retoriği tasarımcı imgeler aracılığıyla isteği doğrultusunda yönlendirebilmektedir. Bu yönlendirme sonucunda ortaya çıkan görsel retorik imgelerin izleyener tarafından değerlendirilmesi de oldukça önemlidir.

Foss, “Görsel İmgelerin Değerlendirilmesi İçin Retorik Şema” (1994) çalışmasında; görsel imgeleri retorik bir perspektiften değerlendirmiştir. Bu şemada kalitenin niteliği, görüntünün işlevi açısından ele alınmıştır. Üç aşamalı değerlendirme süreci; görüntünün işlevi, görüntünün işlevinin tamamlanmasının değerlendirilmesi ve son olarak işlevin değerlendirilmesidir. Foss'un şemasının ilk adımı; "Bu görüntü izleyenlere ne yapıyor?", “Bu görüntünün içeriğinin ikna edici rolü nedir?” sorularını kapsamaktadır. Şemanın ikinci aşamasında, analizin ilk aşamasında tanımlanan işlevlerin yerine getirilip getirilmediği değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme eleştirisi yapılan görselle ilgili öğelere dikkat etmeyi gerektirmektedir. Eleştirmenler, tanımlanmış görüntünün fonksiyonu ile ilgili ya da görüntünün görünümüne dayalı analizin unsurlarını seçebilmektedir. Üçüncü aşamada, eleştirmenler, görüntünün işlevi ışığında öğeleri değerlendirmektedir. “Görüntü, izleyici ile ikna edici işlevini başarılı bir şekilde yerine getirdi mi?” veya “Görüntünün ikna edici işlevi iyi (etik) ya da güzel (estetik) mi?” “Görüntü, sosyal dünyanın bir temsilini sunuyor mu?” sorularını kapsamaktadır (Peterson, 2001). Foss'un şemasının retorik doğasında önemli olan işlevdir. Görsel imgelere öncelik vermekte, eleştirel döngüselliği desteklemekte ve modernist varsayımları yansıtmaktadır. Foss'un şemasını kullanılarak görüntüler tanımlanabilmekte, algılanan görsel öğeler hakkında varsayımlar yapılabilmekte ve yorumlanabilmektedir. Sonuçta, görüntü ile yönlendirilen, şekillendirilmiş ve egemen olan analiz ve yorumlamadır.

Peterson, “Görsel Öğelerin Retorik Eleştirisi: Foss'un Şemasına Bir Alternatif” (2001) adlı makalesinde; Foss'un (1994) yaklaşımındaki bazı önemli boşlukları doldurmuştur. Bu şema, görsellerin retorik eleştirisi, görsel öğeler veya bunların yapı taşları ile başlamaktadır. Yani, “görüntü” ile başlamak yerine, bir eleştiri; ışık, çizgi, renk, perspektif, gölgeleme, hacim, ölçek gibi duyusal görsel uyaranla başlamaktadır. Foss'un şemasında estetik ve ikincil statü olarak görülen bu unsurlar, bu şemada başlangıç noktası olmaktadır (Peterson, 2001). Foss (2004)’e göre retorik perspektif estetikten ziyade bir imge üzerindeki retorik tepkiye odaklanmaktadır. Estetik etki izleyicinin doğrudan imgenin sensör görüntüsüyle algısal karşılaşmasından oluşmaktadır. Estetik bir seviyedeki çalışmanın deneyimi onun rengi, formunun anlamı ya da dokusunun değeri anlamına gelmektedir. Bir imgedeki renkler, çizgiler, dokular ve ritimler; imgelerin, duyguların ve fikirlerin varlığından sonuç çıkarmak için izleyiciye bir temel sağlamaktadır. Görsel retorik perspektifinin odağı imgelerin retorik etkilerini anlamaktır. Görsel imgelerin retorik perspektifi; imgelerin yapı, fonksiyon ve değerlendirme kriterleri ile karakterize edilmektedir. Retorik perspektifin uygulanması için; görsel imgenin ayrıt edici özelliklerinin açıklanması gerekmektedir. Görsel retoriğin tanımlanmasında iki bileşene dikkat edilmelidir: Bunlar, sunulan elemanlar ve önerilen elemanlardır. Bir imgenin sunulan elemanlarının tanımlanması, imgenin önemli fiziksel özelliklerinin adlandırılmasını gerektirmektedir. Bu evrede imgenin formu, biçimi, yapıldığı materyal gibi imgenin kitle ya da boyutuyla ilgili olan elemanları tanımlanmalıdır. Daha sonra kavram, fikir, tema ve bir izleyicinin sunulmuş elemanlardan sonuç çıkarması olası olan imgeler tanımlanmalıdır. Sunulmuş ve önerilmiş elementlerin analizleri imgenin özel iletişimsel elementlerinin anlaşılmasına izin vermekte ve sonuç olarak anlamlı bir görüntüyü geliştirmek seyirci için olası hale gelmektedir.

Görsel imge ürerine retorik bir perspektif çıkartıldıktan sonra ikinci odak, fonksiyon ya da seyirci için görsel retoriğe hizmet eden fonksiyonlardır. İmgenin fonksiyonu izleyiciler için imgenin nasıl işleyeceğini keşfetmeye katkıda bulunmaktadır. Fonksiyon bu perspektifte kullanıldığı için imgenin yaratıcısı tarafından arzu edilen ya da niyet edilen bir etki içeren amaçla sinonim oluşturmamaktadır. Retorik perspektifteki bir imgenin fonksiyonu imge iletişiminin aksiyonudur. Örneğin; kadife üzerindeki Elvis’in resminin fonksiyonu seyirciye hizmet etmekte bir şarkıcıyı hatırlatabilmektedir. Bir yaşam odasının iç tasarımı varlık hissini yaratma fonksiyonu olabilmekte, soyut bir heykelin fonksiyonu izleyiciyi kendi sınırlarını keşfetmeye cesaretlendirebilmektedir (Foss, 2004).

Görsel retoriğin perspektif uygulanmasında üçüncü aşama değerlendirmedir. Bu aşama imgenin belirlenmesi ile ilgilidir. İmge, imge tarafından önerilmiş fonksiyonları başarıp başarmadığının kriterini kullanarak değerlendirilebilmektedir (Foss, 2004). Bu fonksiyonların başarısı psikoloji ve sosyoloji kapsamnda zaman içinde de değişim göstermektedir.

1586