Ergenekon Destanı (Moğolların yaratılış destanı)
Moğol iline, Oğuz Han soyundan İl Han padişah olur.
Tatarlar ile savaş olur ve İl Han'ın ordusu yenilir. Tatarlar, büyükleri öldürür, küçükleri tutsak efendilerinin boy adını alır.
Tutsaklar arasında İl Han'ın küçük oğlu Kıyan ile kardeşi oğlu Nüküz aynı kişiye tutsak düşer. Bunlar, tutsak oldukları yıl evlenmişlerdir.
Bir gece atlanıp, eşleriyle birlikte kaçarlar.
Ordu kurdukları yere gelip düşman eline geçmemiş ne varsa toplayıp; at, deve, öküz ve koyunları bir araya getirip yola koyulurlar.
Dağlar arasında insan ayağı değmemiş bir yere ulaşıp orada yaşamaya karar verirler.
Önlerinde giden yabanî koyunları izleyip onlarla yamaçları tırmanıp bir dağın boğazına varırlar.
Boğazdan tepeye çıkıp dağın öte yanına inerler. Etrafa bakarlar. Görürler ki geldikleri yoldan başka bir yol yok.
Geçip geldikleri yolda bir deve, bir keçi güçlükle yürüyebilirdi.
İndikleri yer geniş sonsuz bir ülkedir. İçinde akarsular, pınarlar, türlü otlar, çayırlar yemişli ağaçlar, türlü türlü avlar vardır.
Bunlar bu durumu görüp, Tanrı'ya şükür ederler ve bu yere Ergenekon adını verirler.
'Ergene', dağ kemeri; 'kon' ise dik demektir.
Kıyan ve Nüküz oğulları burada 400 yıl çoğalır ve bir gün gelir sığmaz olurlar.
Dışarı çıkmaya yol açmak üzere demir dağı eritirler.
Yük yüklenmiş bir deve geçecek bir yol açılır.
Bu yolun açıldığı o ayı, o günü, o saati belleyip belli br düzen içinde dışarı çıkarlar. O günü kendilerine bayram günü sayarlar.
O günden beri (her yıl) bu kurtuluş gününde ateşte demir kızdırıp örs üzerinde çekiş ile döverler, bayram edip kutlarlar.
Ve o gün için zindandan çıkıp ata yurduna geldiğimiz gün derler.
Ergene Kon'dan çıktıklarında padişahları Kıyan soyundan Korlas uruğundan Börte Çine idi.
Kaynakça
[değiştir]- ↑ Dursun Yıldırım, "Ergenekon Destanı", Türkler, Vol. 3, Yeni Türkiye, Ankara, 2002, ISBN 9756782366, s. 531.