Bektaşî Şairleri ve Nefesleri/Hayderî

Vikikaynak, özgür kütüphane


HAYDERÎ

XVI ncı asır bâtınîlerinden biri de Hayderî’dir. İstan­bul’da doğdu. Asıl adı Hayder’dir. Âşık Çelebi’ye göre boy­nunda zincir, kulağında küpe olduğu halde, sokaklarda dolaşır Hayderî ve Kalenderlerden idi. Ahdî, «Selîka-i şi’ri hûb bir haddedir ki rişte-i nazm-ı bârîki uyûbdan nühüftedir» diyor. Hasan Çelebi ise «Fenn-i belâgatte kârı başa irgürdüğünün mâlûm» olmadığını bildiriyor. Âşık Çelebi ise şunları söyle­mektedir:

«Bir merd-i mücerreddir ki boynunda tavk-ı Hayderî ve kulağında mengûş-i Kalenderi ile serhalka-i rindân-ı dîd ü vâdîd ve sâhib silsile-i pîrân-ı tarîkat-i tecrîddir. Kullâb-ı kemerle miyan beste-i gürûh-i dervîşan ve meftûle-i- ejder-i serle ejder küş-i nefs-i bîsâmandır».

Hayderî’nin iki manzumesini dercediyorum:

— 1 —

Hamdülillah hâlıkın mahlûkunun ma’kuliyiz
Yoluna cân ile kurban olmuşuz maktûliyiz
Eşiğinde gerçeğin ikbâl ile makbûliyiz
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Sâfi altun gibi aşk ile sızub kal olmuşuz
Kîl ü kali terk idüb cân ile pür hâl olmuşuz
Terk ü tecrîd ü kalender gerçek abdâl olmuşuz
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Âstân-ı evliyâdan yüzümüz hâk eyledik
Arıdub zerk u riyâdan kalbimiz pâk eyledik

Yüzümüz hâk işimiz pâk sinemiz çâk eyledik
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Vuslatullahtır işimiz hâ bitüb hâ bitmeziz
Gerçeğin emr etmediği yola hergiz gitmeziz
Tâ ölünce âstânın bekleriz terk etmeziz
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Hâk-i pâyi gerçeğin rûy-i siyâhımızdürür
Vech-i pâki kıblegâh ü secdegâhımızdürür
Cân ü dilden bendesiyüz pâdişahımızdürür
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Derdine tiryâk olur kim nûş ederse zehrimiz
Yapumuz pek çekemez münkir münâfık kahrımız
Kani’üz Nahnü kasemnâya fakirlik fahrımız
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Tâc ü hırka yok deyen hırka kanâattir bize
Tâc-ı Rabbânî örümek bunda âdettir bize
Evliyânın himmeti ayn-ı inâyettir bize
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Mest-i aşkız sanma ey zâhid bizi ayıklarız
Geçmişiz zerk u riyâdan âşık-ı sâdıklarız
Kesreti dilden giderdik vahdete âşıklarız
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Zâl-i dünyânın zebûnu olmadık merdâneyiz
Aşk câmından bugün lâya’kil ü mestâneyiz
Âşinâmız evliyâdır halk ile bigâneyiz
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Pirimiz kutb i Hudâ’dır Ahmed-i Muhtâr-ı Hak
Nakşını tasvir edindik seyrimiz dîdâr-i Hâk
Mest-i lâya’killeriz nûşeyleriz esrâr-ı Hak
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Fırsatıdır hayr-ü şerrini yakagör Haydarî
Niçe yelersin bu dâr-ül-gafilinde serserî
Hamdüllillâh bize rehber oldu ol din serveri
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

Evliyâdır nefh eden ü söyleden bu sözümüz
Evliyâdır aşk ile meskûr eden mestûrumuz
Evliyâdır dilde nutkumuz u gözde nûrumuz
Vâlih ü sermest ü hayran evliyânın kuluyuz

— 2 —

— Nesîmî’nin gazelini tahmis —


Gör ne sultânız ki bî şek bendedir dünyâ bize
Kulluğa bel bağlayuptur cümle-i eşyâ bize
Oldu esrar-ı nihânî serbeser peydâ bize
Çün ayân oldu rümûz-i Allemelesmâ bize
Rûşen oldu nükte-i sırr-ı şeb-i yeldâ bize

Gerçi biz üstâd-ı aklız aşka müzdûr olmuşuz
Aşka yakın geldik ammâ cümleden dûr olmuşuz
Kevkeb-i sa’dız güneş tek halka meşhûr olmuşuz
Zerre-i mihriz eğerçi matlâ’-ı nûr olmuşuz
Katre-i bahriz eğerçi mevcdir deryâ bize

Biz o cânız ki menâhîden mutahhar düşmüşüz
Asgarız lîkin heme âlemde ekber düşmüşüz
Ümmehâtın zübdesiyiz Hak’ka mazhar düşmüşüz
Yer ü gök keştîdürür biz ana lenger düşmüşüz
Gör ne zâtız kim bulunmaz bir dahi hemtâ bize

Gevher-i zât-ı Hudâyız der nihân ü âşikâr
Bizim içün çerh urur bu günbed-i niylî hisâr
Bizdedir mevcûd bîşek yerde gökte her ne var
Çâr anâsırdır bizi sûrette kıldıran karâr
Yoksa mâ’nâda makam-ı kurb-i Hak’dır câ bize

Ey yüzün cennet boyun tûbâ dudağın kevseri
Şerbet-i lâ’linden içen câvidân olur diri
Kesme ol deryâ-yı rahmetten ümîd ey Hayderî
Ey Nesîmî gafil olma şol hümâyun şehperi
Dembedem kılur tecellî kafdan anka bize