Trakya'da Yaşayan Amuca Bektaşilerinde Nevruz Erkânı/Nevruz Tayini
Nevruz Tayini
Büyük gülbanktan sonra Nevruz’un tayinine dair yapılan bir uygulama göze çarpmaktadır. Nevruz’un tayini yani güneşin balık burcundan koç burcuna girişi, günümüzde net olarak bilinse de eski dönemlerde söz konusu durumun belirlenmesi için farklı yöntemler uygulanmıştır. Bu yöntemlerden en dikkat çekici olanı süt ve portakal dilimi ya da bir kap su ve bir çöp ile Nevruz’un tayinidir. Söz konusu belirlemeye bizzat şahit olan Refik Engin, konu ile ilgili olarak bizlere şunları aktarmıştır:
“Muhabbet erkânı açılır. Güneşin koç burcuna girdiği saatin eskiden bilinmediği yıllarda bir kaba süt, onun içine de bir portakal dilimi konurmuş. Gecenin geç vakti bu tasın başında bir de nöbetçi var olurmuş. Güneş koç burcuna girdiği an tasın içine konan nesnede bir hareketlenme oluyormuş. O vakit Nevruz’un girdiğine inanılır ve herkes diz üstüne durur; mürşidin ‘Yamül havlen havlen naillah hak senin hal’ cümlesi 40 defa tekrarlanırmış. Bu nesnenin hareketi genelde kapta bir defa dönmesi şeklindeymiş. Sütteki bu hareketlenme kırkların semahına benzetiliyormuş.” (K.K. 10).
Süt ve portakal ile belirlemenin yanında bir kaba su koyularak Nevruz saatinin belirlenmesi gelenek olarak Nevruz muhabbetlerinde sürdürülmektedir. Su dolu bir kaba koyulan bir kibrit ya da saman tanesinin Nevruz saati geldiğinde hareket ettiğine inanıldığı ve bu inanmaya dair uygulamanın Yenibedir Ali Haydar Baba Dergâhı’nda uygulandığı görülmüştür. Su dolu bir kabın yanına bırakılan gözcü Nevruz saati geldiğinde hareket etmeye başlayacağına inandığı kibrit ya da saman tanesini gözlerken, “Ya muhavvilel havli vel ahval havvil halana illa ahsenil hal ya delili el metakirin la feta illa ali la seyfe illa zülfikar af eyle ya gani settar def eyle zül celali vel ikram evelin ahirin zahirin batınin tayyibin et tahirin bi rahmetike ya errahmanirrahim ber cemali Muhammed kemali İmam Hasan İmam Hüseyin Ali ra bülend” (K.K. 10) ifadesini sürekli tekrar ederek Nevruz saatinin gelmesini beklemektedir.
Nevruz saatinin geldiği görevli kişi tarafından bildirildikten sonra mürşit tarafından şu gülbank söylenir:
“Bism-i Şah Allah Allah. Evrene güneş gibi doğarak gökyüzüne cennet sıcaklığı getiren mertler başı Aliyyel Müteza’nın doğduğu gün Sultan Nevruz’dan dolayı iman sahibi yol kardeşlerimize bayram sevinci yaşatıp mutlu eden, velilerin ve ariflerin meydanının açılmasını nasip eyleyen hayırların yaratıcısı Çalap Tanrı’ya şükürler olsun. Şüphesiz ki Çalap her an oluşta ve yaratmadadır. (Allah Allah). Vakitler hayrola, hayırlar fethola, belalar defola, Hak erenler yıllarımızı mübarek eyleye. Meydanlarımız şen, gönüllerimiz ruşen ola. Hak Muhammed Ali meydanımızdan, soframızdan yaran ve ihvanımızın eksikliğini göstermeye. Tuttuğumuz işleri âsân, gönül muratlarımızı ihsan eyleye, hazır gaib zahir batın Hak erenlerin hayır himmetleri üzerlerimizde sayeban ola. (Allah Allah). Bizlere kötülük düşünenlerin boynundan zülfikâr-ı Haydar-ı Kerrar eksik olmaya. Yuh münkire, lânet Yezid’e, rahmet mümine, hazır gâip erenlerin demine keremine hüü…” (K.K. 8).