İçeriğe atla

Trakya'da Yaşayan Amuca Bektaşilerinde Nevruz Erkânı/Gül Koklama

Vikikaynak, özgür kütüphane

Gül Koklama

Nevruz muhabbetlerine gelen “muhipler” (nasip alarak Bektaşilik tarikatına giren kişilerdir) tarafından bir demet çiçek getirilir ve bu demet niyazdan sonra babaya verilir. Baba o çiçeği dualadıktan sonra kullanmak üzere yanına koyar. Nevruz mersiyesi okunurken arada geçen “Sen verdin gül destesini Selman’a” sözlerinin ardından hizmetle görevli muhip, genellikle nasip yaşı en küçük olandır, çiçekleri alıp öncelikle mürşide götürür. Mürşit aşağıdaki gülbankı okuduktan sonra çiçekleri üç kez koklar:

“Bism-i Şah Allah Allah. Senin elçin Mustafa ve kendisinden razı olduğun ermiş ve iyiliği çok Ali hakkı için isteklerimizi gerçekleştir. Ey düldülün binicisi Ali, bize güven. İnancımız ve gücümüz senin yolun içindir. Ayıplarımızı ört, suçlarımızı bağışla. Ey örtücü, ey bağışlayıcı! İyiliği çok kişilerin ve Hazreti Peygamberin yakınında bulunmuş kişilerin hürmetine dileklerimizi kabul et. Onların hepsine Allah salât u selam etsin. (Allah Allah). Vakitler hayrola, hayırlar fethola, belalar defola. Hak erenler yıllarımızı mübarek eyleye, meydanlarımız şen, gönüllerimiz ruşen ola, Hak Muhammed Ali meydanımızdan, soframızdan yaran ve ihvanımızın eksikliğini göstermeye. Tuttuğumuz işleri âsân, gönül muratlarımızı ihsan eyleye, hazır gaib zahir batın Hak erenlerin hayır himmetleri üzerlerimizde sayeban ola. (Allah Allah). Bizlere kötülük düşünenlerin boynundan Zülfikâr-ı Haydar-ı Kerrar

eksik olmaya. Yuh münkire, lânet Yezide, rahmet mümine, Hazır gaip erenlerin demine keremine hüü…” (K.K. 8).


Mürşitten sonra muhabbette bulunanlara çiçekler götürülür ve çiçek götürülenler de tıpkı mürşidin yaptığı gibi çiçek demetini üç kez koklarlar. Nevruziyyede geçen “Sen verdin gül destesini Selman’a” ifadesinden sonra bu uygulamanın yapılmasında Alevi-Bektaşi mitolojisinde yer alan Hz. Ali ile Selman’ın “Nergis” anlatısının payı olduğu düşünülmektedir. Amucaların ilk yerleşim yerlerinden olan Bulgaristan’ın Yenişar bölgesinde gül yetiştiriciliği ile uğraşmaları (Engin, 2008: 18-20) bu anlatıdaki nergisin yerini gülün almasına sebep olmuş olabilir. Bunun yanında Amucalar arasında “Muhammed güldür, kokusu Ali” ifadesinin de sıklıkla kullanılması (K.K. 10) ve Hz. Muhammed’in gül ile sembolize edilmesinin bu inanmanın oluşmasına katkı sağlamış olması muhtemeldir. Yapılan uygulamanın adı “Gül koklama” olsa da getirilen çiçeklerin tamamının gül olmasının pek önemli olmadığı da gözlenmiştir. Gül koklama aşağıdaki Nevruz mersiyesinin okunması esnasında yapılmaktadır:

“Ya Ali ya Allah ya lillâh ya Ali
Ya Şahı velayet sübhan Allah veli
Böyle ahtı ikrar eyledi ezeli
Ölsem ayrılmam vallahi dameninden eli
İnsi ve cinsi sensin penah
Beşeri değilsin Haksın ya Allah
Vilayetini izhar etmek için izhar
Tebdil geldin cihana Hayder-i Kerrar
Bilir çeşmi küşalar Hüdavendigâr
Çün sen halk ettin Âdem’i
Cennette süzdüler devranı demi
Yazı gördü evraklarda bu ismi
Çıkınca cennetten cenabı Âdem
Hüznü lâmla olmuştu hem dem
Derdi feryat ederek ah o demi
Gelip Cebrail dedi ya Âdem
Tövben kabul oldu çekme gam
Şükür edip dedi Âdem ah o dem
Hazret i Nuh ve Hud cümle enbiya
Böyle niyaz ederlerdi Şah’a daima
Hem Tur’da münacaat edip dedi Musa
Düşüncek Yusuf Piri caha
Başladı Yakup ah ile vaha
Böyle niyaz ederlerdi Şah’a
Uni batını Meryem’de zuhur etti İsa
Ruha kader verdi cihanda ziya
Böyle oldu kehvarda güya
Bu hadisi buyurdu peygamber
Dedi ben şehir ilim kapısıdır Haydar

Kapın Hak kapusu olduğun kim şek eder
Teşrif edince miracı Hazret-i Ahmet
Gördü felekten bir muhibbi eset
Sunup mihrip ağzına dedi medet
Ya Ali sensin her iptidaya iptida
Hem her intihaya olmuşsun intiha
Anın için cümle peygambere mukteda
Evvel ve ahir sensin batın zahir
Senin velayetin gün gibi zahir
Hayyü tefenasün kadim ve kadir
Birliğine şüphe yok bir geldin cihana
Sen verdin gül destesini Selmân’a
Senden erişti medet hatem Süleyman’a
Senin lütf ü ihsanına nihayet yok
Ahirine nihayet evveline bidayet yok
Sana bende olmayanlara Şah selamet yok
Kati cefa itme şebbiri şübber
Bi Hakkı Hasan Hüseyin dü cihanı server
Ve bi hakkı Zeynel Abidin Bakır ve Cafer
Ve bi hürmeti Musa-yı Kazım Şah-ı Server
Ve bi hakkı Musa Rıza Şah Horasan
Ve bi Hakkı Taki veya Naki çeşm-i cihan
Hasanü’l-Askeri Hakkı ey şah-ı devran
İnayet kıl Hakkı için Âli abanın
Ve bi hakkı Selman oldular pak
Ki bunlar ehli imana oldular kamber
Medet mürüvvet kıl kulundur kemter
Zatından olmuş iki sırra nihan
Geldi fazlı yezdan eyledi beyan
Remzi tevil imiş adil ehl-i iman
Ve bi hakkı Pir Hacı Bektaşi Veli
Hem Gaygusuz Abdal ve Kızıl Deli
Ve bi hürmeti Mansur ve Şah Kulu
Senin babu lütfünden gayru yoktur kapu
Zatı pakindir kelamu ruhu sular tu
Gece gündüz verdiğim vallahi budur bu
Hazreti Nesimi’m izan cenab-ı Zekire dede
Böyle niyaz ederlerdi şaha ikisi de
Yüz tutup dergâhına dedik cümlemizde
Ya Ali ya Allah ya lillah ya Ali”[1]

  1. Bu mersiye Refik Engin arşivinden alınmıştır. Nevruz Mersiyesi Amuca Bektaşileri arasında Tekirdağ ili Kılavuzlu ilçesi dışındaki tüm köylerde okunduğu dile getirilmiştir (K.K. 10).