Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/4

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

SN: 2548-0472

2020-15:

Yeni Türk Edebiyatında Bir Kurmaca Ögesi Olarak Tiyatro ve Diğer Sahne Sanatları

Giriş

Geleneksel sahne sanatları ve Ramazan eğlenceleri içinde değerlendirilen ortaoyunu, Karagöz, Kavuklu Pişekâr, meddahlık, kanto, cambazlık, hokkabazlık, akrobasi, gölge oyunu, sirk ve kukla oyunlarından tuluat gibi ara formlara ve tiyatro, opera ve bale gibi daha modern biçimlere geniş bir yelpazeye sahip bu sanatsal etkinlikler, tarihleri, yapısal ve kültürel özellikleri ve bu türlerde verilen eserler bağlamında önemli edebi incelemelere konu olmuştur. Sanat tarihi ve özellikle Türk tiyatrosu araştırmalarının önemli ismi And, oyun ve eğlenceyi insanın varoluşsal ihtiyaçlarına bağlar (2012: 27-36). "Oyun"un toplumsal işlevinden yola çıkarak Huizinga'nın “homo ludens” (oyuncu insan) (2006: 16- 49) kavramına başvuran And, geleneksel Türk tiyatrosu içinde ele aldığı “köylü tiyatrosu geleneği”ni Orta Asya geleneklerine dayandırırken nispeten yakın dönemde ait olduğu düşünülen ortaoyununun kökenlerinin de sanılandan çok daha eskilere dayanabileceğini kaydeder (2014: 49). Batı etkisindeki Türk tiyatrosunun 1839-1908 aralığı ise And tarafından “Tanzimat ve İstibdat tiyatrosu” olarak adlandırılır (2014: 68-114). Bu döneme damgasını vuran Güllü Agop, diğer tiyatroların Türkçe metne dayalı oyun sahnelemesini yasaklayan inhisarla Türk sahne sanatlarının kendine özgü bir yola sapmasına neden olur. Tekel uygulamasına tepkiyle doğan müzikallerin yanı sıra, Moliere gibi ünlü yazarların oyunlarından esinlenen tuluat tiyatrolarının ilk örneği olarak 1875'te Hamdi Efendi yönetiminde Hayalhane-i Osmani'nin kurulduğu görülür (And, 2014: 88; Sevengil, 2015: 400-411). Aynı yıllarda, önemli bir devlet adamı olan Ahmet Vefik Paşa da Bursa'da kurduğu tiyatroda kendi yaptığı Moliere çevirilerini sah- neye koyar. 1904'te, oğlunun tiyatroyla uğraşmasını istemeyen Rıdvan Paşa'nın, onu çeşitli yollardan vazgeçiremeyince, İstanbul'da Türkçe tiyatro oynanmasını yasakladığını kaydeden And, yalnız yabancı topluluklara, Karagöz ustalarına ve meddahlara izin verildiğini anlatır. Bu, tiyatro topluluklarının çaresizlikten Anadolu'ya dağılmalarını tetikleyen gelişmedir. Rıdvan Paşa'nın 26 Mart 1906'da öldürülüşünün ardından İstanbul'da Türkçe tiyatrolar tekrar oynanmaya başlar (2014:91).

“Eğlencelerin en faidelisi”

İmparatorluğun çöküş evresinde kendilerine ataerkil sorumluluklar yükleyen Tanzimat aydın ve yazarları için (Parla, 2009) tiyatro halkın eğitimi ve terbiyesi için önemli bir araçtır. Tipik bir Tanzimat aydını olan Nâmık Kemal'in 'en faydalı