T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
Karar No : 4219
görev alamayacaklarından, 2028 ve 2029 nolu sandıktan çıkan oyların geçersiz sayılması ve seçimlerin yenilenmesine karar verilmesinin istenilmesi üzerine, Yüksek Seçim Kurulu tarafından “…Adıyaman 2. Merkez İlçe Seçim Kurulunun 31/03/2009 tarihli, 2009/211 sayılı kararında; 2028 ve 2029 nolu sandık kurulu tutanak defterlerinin incelenmesi sonucunda herhangi bir itirazın olmadığı anlaşıldığından itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kurulumuzca, dosyadaki belgelerin incelenmesinden, her ne kadar 298 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi uyarınca aday olanların kurullarda yer alması mümkün değil ise de bu aykırılığın seçimin iptaline neden olabilmesi için neticeye müessir olduğunun kanıtlanması gerektiği, muterizlerin bu hususa ilişkin somut kanıt sunmadıkları anlaşıldığından ve 2028 ve 2029 nolu sandıklarda sayım ve döküm esnasında 298 sayılı Kanuna ve Yüksek Seçim Kurulu genelgelerine aykırı bir işlem yapıldığına ilişkin somut delil ve gerekçe gösterilmediğinden, Adıyaman Merkez İlçe Seçim Kurulunun 31/03/2009 tarihli, 2009/211 sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, yapılan itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir.”gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir(27/04/2009 tarih ve 1616 sayılı YSK kararı).
Yüksek Seçim Kurulunca; Cumhuriyet Halk Partisi Ankara İl Başkanı Zeki ALÇIN tarafından Ankara genelinde Büyükşehir Belediyesi seçimine ilişkin oyların yeniden sayılarak ilanına karar verilmesi istemiyle yaptıkları itirazın reddine dair Ankara İl Seçim Kurulunun 2014/76 sayılı kararının iptali ile Ankara İlinde tüm sandıklar için yeniden sayım döküm işlemi yapılmasının istenilmesi üzerine verilen kararda“…Dilekçede, somut bir sandık numarası, olay ve somut bir delil gösterilmeden sandık kurulu başkanlarının yanlı tutumlarda bulundukları belirtildiğinden, sandık kurullarının oluşumunun gözden geçirilmesinde fayda bulunmaktadır…”denildikten sonra, sandık kurullarının oluşumu ve oy verme işleminin tamamlanmasından sandık sonuç tutanaklarının işlenmesine kadar olan süreçteki denetim mekanizmaları açıklanmış ve devamında “…Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, sandık başında seçimi siyasi partilerin yaptığının kabulü gerekir. Yedi kişilik sandık kurulunun beş üyesi siyasi partilerin bildirdiği isimlerden oluşmaktadır. Başka bir anlatımla, sandık kurulu başkanının, sandık kurulunun siyasi partili üyesinin huzurunda bu denli yanlı davranmaya cesaret edemeyeceği değerlendirilmektedir.
298 sayılı Kanun’un 112. maddesinin ikinci fıkrasında delil ve gerekçe göstermeyenlerin itirazlarının incelenmeyeceği öngörülmüştür. Seçim hukukunda disiplin ön plânda tutulduğundan, itirazlarda resen araştırma prensibi geçerli kabul edilmemiş, itirazlarda delil ve gerekçe gösterilmesi veya delilin hangi resmi makamlarda bulunduğunun bildirilmesi istenilmiştir. Bir anlamda yapılacak itiraz ve şikâyetlerde ciddiyet ve sorumluluk aranmıştır. Öyle ki, anılan Kanun’da itirazlarda sadece gün belirtilmesi ile yetinilmemiş, saat (298 sayılı Kanun md. 128, 130) olarak da gösterilmesi yoluna gidilmiştir. Delil ve gerekçe gösterilmeyen itirazların da incelenmesi usulünün benimsenmiş olması halinde seçimlerin kesinleştirilmesi uzun süreye yayılabileceğinden, bu sürecin uzaması durumunda seçimi yöneten kurullara karşı güvensizlik oluşması kaçınılmaz olacaktır. İtiraz ve şikâyetlerde delil ve gerekçe gösterilmesi kanuni bir zorunluluk olduğundan, hak arama hürriyetine müdahale olarak değerlendirilmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, Ankara İl Seçim Kurulunun 2014/76 sayılı kararına yapılan itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.gerekçesiyle itiraz reddedilmiştir(09/04/2014 tarih ve 1199 sayılı YSK kararı).
Kararın Hukuki Güvenlik ilkesine aykırılığı sorunu