T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
Karar No : 4219
düzenlenen sandık sonuç tutanağını geçerli kabul etmiştir. Buradaki yasaya aykırılık, seçimin iptali sebebi olarak kabul edilmemiş, oy kullanan seçmen iradesi üstün tutulmuştur.
Ayrıca Yüksek Seçim Kurulunun 02/12/2000 tarihli ve 718 sayılı, 17/06/1995 tarihli ve 206 sayılı kararlarında da, 298 sayılı Kanunun ya da Türk Ceza Kanununun ilgili ceza maddelerini ihlal edenler hakkında, soruşturma yapılması, dava açılması suçların takibi yönünden doğal bir süreç olup verilip kesinleşen mahkumiyet kararlarının bile seçimin iptalini gerektirmeyeceği belirtilmiştir.
Bazı sandıklarda sayım döküm cetveli (çetele) tanzim edilmeden ya da imzalanmadan sandık sonuç tutanağı tanzim edildiği iddia edilmiş ise de, bu hususun seçim sonuçlarına etki yaptığının açık olarak ortaya konulmamış olması halinde tek başına seçimin iptaline neden olamayacağı da yerleşik Yüksek Seçim Kurulu kararları ile sabittir. Nitekim, Yüksek Kurul 20/04/2009 tarihli ve 1378 sayılı kararında, sandık sonuç tutanaklarına partili üyeler dahil sandık kurulunda herhangi bir itirazın olmadığı, dilekçe sahibi parti temsilcilerinin de itirazî kayıt olmaksızın tutanakları imzaladıkları, sandık sonuç tutanağının gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğine ilişkin somut bir kanıtın da sunulmadığı gerekçesi ile bu yöndeki itirazı reddetmiştir.
Gerçekten de, sayım döküm cetveli ve sandık sonuç tutanağı aynı sandık kurulu üyelerince birlikte tazim edilip imza altına alınmakta ve aynı anda düzenlenmektedir. Sandık sonuç tutanakları, sandık kurulu üyelerinin tamamı tarafından ıslak imzalı olarak birlikte tanzim edilmektedir. Bir örneği sandık kurulunda görevli siyasi parti temsilcilerine verilmekte, ayrıca tüm vatandaşların bilgisine ulaşması açısından o yerde asılarak ilân edilmektedir. Sayım döküm cetveli tanzim edilmeyen ya da imzalanmayan sandıklarda, sandık kurulunun tamamının imza altına aldığı sandık sonuç tutanakları mevcuttur. Bu anlamda SEÇSİS’e girilmemiş hiçbir sandık sonuç tutanağı bulunmamaktadır. Siyasi parti temsilcisi sandık kurulu üyeleri dahil oy sayım döküm işlerini takip eden müşahit ya da vatandaşlar, sayım döküm cetveli tanzim edilmeden ya da imzalanmadan düzenlenen sandık sonuç tutanaklarına itiraz etmemişlerdir. Kaldı ki, vaki bir itiraz üzerine seçimden sonra sayım döküm cetveli düzenlenmeyen sandıktaki oy pusulalarının tekrar sayılarak bu eksikliğin her zaman giderilmesi de mümkündür.
Yüksek Seçim Kurulunun 02/04/2019 tarihli ve 1795 sayılı kararında da, ihtiyar heyeti adayları için tutulmayan sandık sayım döküm cetvelinin, sonradan sandık kurulu üyelerince tamamlatılması gerektiği belirtilmiştir.
Yüksek Seçim Kurulunun 31/01/1974 tarihli ve 664, 05/02/1974 tarihli ve 739,18/11/1970 tarihli ve 307, 09/04/2014 tarihli ve 1199,1200 sayılı kararlarında belirtildiği üzere; sandık kurullarında görev almaları mümkün bulunmayan kimselere görev verilmiş olması nedenine dayanılarak bir seçimin iptal edilebilmesi için, kanuna aykırı bu davranışın seçim sonuçlarına etki yaptığının mutlaka açık ve net olarak ortaya konulması şarttır. İtiraz dilekçelerinde bu yolda bir gerekçe olmadığı gibi, bu hususun seçim sonuçlarına nasıl etki yaptığı da açık, net, somut belge ve kanıtlarla ortaya konulmamıştır. Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanının, parti temsilcisi olan beş sandık kurulu üyesinin bilgisi ve onayı dışında hangi eylem ve işlemiyle, seçimin dürüstlüğü ve objektifliğine müdahale ettiğine ilişkin somut iddia ve itiraz bulunmamaktadır. Tahmini ve farazî gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanın kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukukî uyarlık bulunmamaktadır.