Sayfa:Yüksek Seçim Kurulu'nun 2019-4219 sayılı kararı.pdf/228

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş


     T.C.
YÜKSEK SEÇİM KURULU
  Karar No : 4219

- KARŞI OY -

İtiraz edenin 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 112 ve 130 uncu maddelerine aykırı olarak itiraz dilekçelerinde iddialarını ispata yönelik, somut, açık ve doğrudan ulaşılabilir kanıtlarını bildirmemesi; sandık kurullarının teşkiline ilişkin itirazların seçim takvimi içerisinde tamamlandıktan sonra 2 Mart 2019 tarihinde kesinleştirilmiş olması; bazı sandık kurullarında sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması halinde bu durumun seçim sonuçlarına ne şekilde etki yaptığının somut ve açık olarak ortaya konulmaması karşısında, bu hususların seçimin iptaline gerekçe olamayacağından, 31 Mart 2019 Pazar günü İstanbul ilinde yapılan Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçimin iptali ve yenilenmesine karar veren çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Çoğunluk görüşüne katılmama gerekçelerim, üç ana başlık altında aşağıda açıklanmıştır.

Buna göre ;

I-Seçim yasaları ve Yüksek Seçim Kurulu kararları ile seçim hukukuna egemen olan usul ve esaslar belirlenmiştir. Seçim hukuku, süreler ve itirazlar konusunda sıkı kurallar belirlemiştir. Seçimin sağlıklı ve hızla sürdürülüp sonuçlanabilmesi, seçim kurullarına güvensizlik oluşmaması, işlemlerin askıda bırakılmaması amacıyla disipliner hükümler vazetmiştir. Bu nedenledir ki, süreler bir, iki, üç gibi çok kısa olarak belirlenmiş hatta çoğu kez itiraz süresi sonu saat olarak öngörülmüştür. Yapılacak itirazlarda, itiraz edenin gerekçe ve delillerini dilekçelerine ekleme yükümlülüğü getirilmiş, bu husus dilekçenin geçerlilik şartı kabul edilmiş ve kanıtları araştırma ve toparlamakla seçim kurullarını görevli kılmamıştır.

Yüksek Seçim Kurulunun 09/04/2014 tarihli ve 1199,1200, 07/02/2009 tarihli ve 99, 10/02/2009 tarihli ve 130, 29/04/1999 tarihli ve 1004, 21/10/1975 tarihli ve 471 sayılı kararları dahil bir çok kararında yerleşik olarak içtihat ettiği üzere, seçim yasaları kanıtları araştırma ve toparlamakla seçim kurullarını görevli kılmamış, itiraz edeni somut delil ve gerekçe göstermekle yükümlü tutmuştur. Bu düzenleme olağan itirazların şeklini düzenleyen 298 sayılı Kanunun 112 nci maddesinde yer almış, olağanüstü itirazları düzenleyen aynı Kanunun 130 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da tekrar edilmiş, itirazın olağanüstü olması nedeniyle daha sıkı bir kurala bağlanmıştır. Bu düzenlemelere göre; itiraz dilekçelerinde, gerekçelerin açıkça gösterilmesi ve ileri sürülen yolsuzlukların, seçim sonuçlarını nasıl etkilediği somut, belgelere dayalı ve hukukî sebepleri gösterilmek suretiyle açıklanmalıdır. Bu husus dilekçenin geçerlilik şartıdır. Tahmine dayanan itiraz sebeplerini kapsayan dilekçe, geçerlilik şartlarından yoksun bir dilekçe niteliğindedir. Kanun, delillerin gösterilmesi ve belgelerin bağlanması görevini itirazcıya yüklemiş, seçim kurullarını ve bu arada Yüksek Seçim Kurulunu bu nitelikte belgeleri toplamakla yükümlü kılmamıştır.

Yine, 298 sayılı Kanunun 112/5 ve 130/3 üncü maddelerinde, itirazlarda, delillerin gösterilmesi ve belgelerin bağlanması, bu belgelerin elde edilmesi mümkün değil ise, sebeplerinin ve nereden ve ne suretle temin olunabileceğinin bildirilmesi lazımdır, hükmü bulunmakta ise de madde bütün olarak değerlendirildiğinde, genel kuraldan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. İtiraz eden, delillerin hangi resmi makamda bulunduğunu somut, açık ve doğrudan ulaşılabilir şekilde bildirmesi gerekmektedir. Seçim kurullarının, itiraz edenin tahmini iddialarını ispata yarar şekilde, soyut ve açık olmayan taleplerle ilgili resmî makamlardan itirazcı adına delil toplama görevi bulunmamaktadır.