Sayfa:Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları.pdf/2

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Tuba GÜN ÇINĞI


in individuals. The research is essential in terms of revealing the altruistic dimensions of fear of terrorism and perceived terrorism risk, which is often lacking in the literature.

Keywords: Fear of terror, altruistic fear of terror, altruistic risk perception, recommendation.

Giriş

Beck'in yıllar önce ifade ettiği gibi bir dünya risk toplumunda yaşıyoruz (2014, s.28, 357; 2002a) ve bu riskler her geçen gün artarak ve çeşitlenerek etrafımızı sarmakta. Bu riskler yalnızca modern döneme ait riskler de değil üstelik. İçinde bulunduğumuz dönemde doğadan kaynaklı dışsal riskler ve modernleşme ve küreselleşme sonucunda ortaya çıkan imal edilmiş riskler tüm dünyayı kuşatmış durumda. Ancak Beck (2014, s.25) ve Giddens (2000, s.37) günümüzdeki anlamıyla riski, düşünsel modernite ve küreselleşmenin sonucu olan tehlikeler olarak tanımlamaktadırlar. Risklerin belirli bir zaman dilimi ve coğrafya ile sınırlandırılamadığı, öngörülemez, hesaplanamaz ve telafi edilemez olduğu, bu “dünya risk toplumu”nun temel unsurları; ekolojik krizler, küresel ekonomik krizler ve ulusötesi terörist ağlardır (20020, s. 4; 2014, 8.357- 358; 2006, s. 333-334),

Terör, elbetteki küreselleşme ile birlikte ortaya çıkmış bir toplumsal sorun değildir. Ancak son yıllarda terör eylemleri gerçekleştirilme biçimi, yayılım sahası, örgütlenme pratikleri ve dolayısıyla ortaya çıkardığı sonuçlar açısından “yeni” bir boyut kazanmış (Laqueur, 2000), küreselleşmenin ortaya çıkardığı imkanlarla geniş bir yayılım alanı ve propaganda imkanı bulmuştur. Özellikle iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler, hem terör örgütleri için propaganda yapmak yoluyla korku yayma imkanı yaratmış hem de bu terör eylemlerini doğrudan deneyimlemeyen kitleler üzerinde önemli bir mağduriyet korkusu ve dehşet duygusuna yol açmıştır. Bu durum, “korkunun küreselleşmesi” (Ahmed, 2015, s. 547) ve “korkunun bulaşması” (Renard, 2016, s. 4-6) gibi terör eylemlerinin kendisinden daha büyük bir toplumsal sorunu (Friedman, 2011, s.78) ortaya çıkarmıştır.

Terör korkusu ve terör risk algısına ilişkin çalışmalar, özellikle 11 Eylül 2001'de Amerika'da gerçekleştirilen terör saldırılarından sonra artış göstermiştir. Bu çalışmaların bir kısmı, algılanan terör riski ve terör korkusuna ilişkin genel ölçüm ve değerlendirmeler sunmakta (Aly ve Green, 2010; May ve diğ., 2011; Badayneh, Khattar ve Hassan, 2011; Demirçivi, 2015), bir kısmı medyanın ve politik süreçlerin terör korkusu üzerindeki etkisini ele almakta (Nacos, Bloch-Elkon ve Shapiro, 2007; Nellis ve Savage, 2012; Davis ve Silver, 2004), bir diğer kısmı ise (Zeigler, 2010; Gigerenzer, 2006, Rubin vd., 2007, Lavanco, Romano ve Milio, 2008) terör korkusu ve algılanan riskin gündelik hayat pratiklerinde ortaya çıkardığı değişikliklere odaklanmaktadır.

Terör risk algısı ve terör korkusunu ortaya koyma amacıyla gerçekleştirilen bu çalışmaların büyük kısmı, ya tamamen algılanan risk ve korkunun kişisel boyutuna odaklanmakta ya da kişisel terör korkusu ile bireylerin yakınlarına ilişkin duyduğu korkuları birlikte ele almaktadırlar. Ancak korku yalnızca bireysel bir olgu değildir, bireyin ailesi, sevdikleri ve yakınlarına ilişkin korkuları kişisel korkuları beslemekte ve çoğu zaman onu aşmaktadır. Bu sebeple, bu çalışma, terör korkusunu ve teröre ilişkin risk algısını alturistik boyutlarıyla analiz etmeyi ve tartışmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla, öncelikle çalışmada analiz edilen unsurlar olan; algılanan risk ve korku ile kişisel ve alturistik korku kavramlarından neyin ifade edildiği belirtilmelidir. Gerek algılanan risk ve korku gerekse alturistik risk ve korku kavramları suç korkusu literatüründen faydalanmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Nitekim suç korkusu litaratürü bu anlamda daha fazla ve geniş çaplı araştırmaların olduğu ve tartışmaların yürütüldüğü bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Literatür

1960'lardan itibaren ve özellikle 1970'lerde dünya genelinde suç oranlarının artışı ile paralel olarak 1970'lerden sonra, sosyoloji alanında yaygın olarak çalışılan konuların başında suç korkusu gelmektedir (Ackah, 2000, s. 555; Taylor ve Hale, 1986, s. 151; Femraro, 1996, s. 668; War, 1990, s. 891), Korku, “bir tehlike ve endişe duygusu ile karakterize edilen duygusal bir reaksiyon” (Garofalo, 1981, s. 840) olarak tanımlanırken suç korkusu, “bireyin suç ya da suçla ilişkilendirdiği sembollere karşı geliştirdiği” (Feraro,

1995, s. 23) birtakım duygusal tepkiler olarak tanımlanmaktadır. Ancak suç korkusu araştırmaları, korku,

359