Sayfa:Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları.pdf/3

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Terör Korkusu ve Algılanan Terör Riskinin Alturistik Boyutları


kaygı, risk ve güvensizlik gibi kavramlar arasındaki farkların gözetilmemesinden kaynaklanan (Fattah, 1993, s. 8-9; Warm, 2000, s. 453) bir kavram karmaşasının varlığını da ortaya koymaktadır. Warr (2000, 6.453), korkuyu, “algılanan çevreye verilen tepki”, “tehlike beklentisinden veya farkındalığından kaynaklanan bir duygu, bir alarm veya dehşet hissi” olarak yakın gelecekteki tehditlere karşı gösterilen reaksiyonlar olarak tanımlamaktadır. Ancak mağduriyet riski korkudan farklı olarak gelecekteki tehlikelere ilişkin algılanan riski ifade eden daha az duygusal ve daha hesaplanabilir bir duruma gönderme yapar (Hale, 1996, s. 91- 94; Garofalo, 1981, s. 840- 841). Suç korkusu ile mağduriyet riski arasında karşılıklı bir ilişki vardır (Hollway ve Jefferson, 1997, s. 265) ve korku, kendiliğinden bir reaksiyon olmayıp algılanan riskin derecesi suç korkusunu etkilemekledir (Ferraro, 1995, s. 54- 55). Bu tartışma çerçvesinde terör korkusu, bireyin terörle ilişkilendirdiği sembollere karşı geliştirdiği korkuyu, terör mağduru olma korkusunu ifade ederken terör risk algısı, gelecekteki bir terör beklentisine ve terör mağduriyetine ilişkin algılanan risk düzeyini ifade etmektedir.

Suç korkusu ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalarda göz önünde bulundurulması gereken bir diğer ayrım, kişisel suç korkusu ile alturistik suç korkusu arasındaki ayrımdır. Suç korkusu alanında gerçekleştirilen çalışmaların büyük çoğunluğunda çalışılan korku, bireysel korku olarak karşımıza çıkmakta ve bireyin yakınlarına ilişkin korkusunun göz ardı edildiği görülmektedir. Ancak korkunun sosyolojik olarak çalışılmasını mümkün kılan unsurlar sadece bireyin korkuyu daha yoğun algılamasına neden olan çevresel unsurlar veya yaş ve cinsiyet gibi kırılganlık gösteren özellikleri değildir. Suç korkusu, toplumsal bir olgudur ve bireyin kendisine ilişkin korku ve kaygılarını ailesine ve yakınlarına ilişkin korku ve kaygılarından tamamen soyutlayarak ele almak yetersiz açıklamalara yol açacaktır. Nitekim bireyin kişisel kaygı ve korkusu ile yakınlarına ilişkin kaygı ve korkuları büyük oranda birbirini beslemektedir.

Bu çalışmada, korkunun sosyoloji literatüründe genel olarak dışarıda bırakılan boyutuna, bireylerin ailelerine ve yakınlarına ilişkin korkularına, bir diğer deyişle alturistik korkularına bakılacaktır. Alturistik suç korkusu, bireylerin kişisel olarak suç mağduru olma korkusunun ötesinde eşleri, çocukları, arkadaşları için duyduğu korkuyu ifade etmektedir (War, 2000, s. 455; War ve Ellison, 2000, 5. 551- 552). Alturistik suç korkusu, uluslararası ve ulusal boyutta, teröre ilişkin literatürde olduğu gibi, suç korkusunu bireysel bazda ele alan çalışmalara kıyasla, sınırlı sayıda araştırmacı tarafından çalışılmıştır (War, 2000, Warr ve Ellison, 2000; Snedker, 2006; Heber, 2009; Haynes ve Rader, 2015; Drakulich, 2015; Tulloch, 2004; Reşitoğlu, 2017). Ancak bu araştırmada, hem bir korku türünün alturistik boyutlarını ele almasından hem de korkunun alturistik boyutları ile terör korkusuna ilişkin literatürden nispeten daha fazla ilgilenmesi sebebiyle suç korkusu literatüründen faydalanılacaktır.

Literatürde yer alan pek çok çalışma, bireylerin yakınlarına ilişkin risk ve korkularının kişisel risk ve korkularından daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. May ve arkadaşları tarafından (2011, 5.12) ABD'de gerçekleştirilen araştırma sonuçları, bireylerin 9626'sının kişisel terör korkusu duyarken ailelerinin mağduriyetlerine ilişkin duydukları korkunun 2437 düzeyinde olduğunu ortaya koymuştur. War ve Ellison (2000, s. 559-575) tarafından 1996'da Amerika'da hane halkı baz alınarak yapılan araştırma, aynı şekilde alturistik suç korkusunun kişisel korkudan çok daha yaygın olduğunu, ebeveynlerin çocuklarına ilişkin korkularında cinsiyet ve yaşın önemli bir değişken olduğunu bulgulamıştır. Bireylerin, yakınlarının ve sevdiklerinin suça maruz kalmasından daha çok korktuklarını ortaya koyan başka araştırmalar da mevcuttur (Heber, 2009, Snedker, 2006; Drakulich, 2015; Haynes ve Rader, 2015). Suç korkusu bağlamında gerçekleştirilen çalışmalar, cinsiyet, medeni durum ve çocuk sahibi olmak gibi değişkenlerin bireylerin yakınları için duyduğu korku üzerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadırlar. Kadınların erkeklerden daha çok korku ve kaygı taşıdığı sonuçlarını ortaya koyan kişisel suç ve terör korkusu literatürünün aksine (Lavanco, Romano ve Milio, 2008; May vd., 2011; Lerner vd., 2003; Boscarino, Figley ve Adams, 2003; Ferraro, 1996; Hale, 1996; Clemente ve Kleiman, 1977, Scott, 2003; Demirçivi, 2015, Kul, 2013; Karakuş, 2013; Sipahi, 2016), alturistik korku bağlamında erkeklerin korkularının daha yüksek olduğu görülmektedir (War ve Ellison, 2000, s. 559- 575; Snedker, 2006, s.189). Ancak dikkat edilmesi gereken husus, erkeklerin genel olarak eşleri ve çocukları için yüksek korku taşıdıkları iken kadınların kendileri ve çocukları için korku belirtmeleridir (Snedker, 2006, s. 189; Haynes ve Rader, 2015, s. 13- 14; Heber, 2009, s. 270; Reşitoğlu, 2017, s. 151). Açıkça görülmektedir ki çocuk sahibi olmak her iki cinsiyet için de alturistik korkunun en temel belirleyenidir. Ayrıca suç korkusu araştırmaları çocuğun cinsiyet ve yaşının da ebeveynlerin duyduğu korkuda belirleyici olduğunu, kız çocukları için daha fazla kaygı ve korku duyulurken bu korkuların çocuğun

360