Sayfa:TRAKYA’DA YAŞAYAN AMUCA BEKTAŞİLERİNDE NEVRUZ ERKÂNI.pdf/3

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Antik toplumlardan ilkel kabilelere kadar tarihte birçok toplumda baharın gelişi her zaman önemli bir olay olarak görülmüş ve buna bağlı olarak da bu mevsimsel döngü ritüel ve törenlerle kutlanmıştır. Ortaya çıkışı bağlamında, kökeni ne olursa olsun, Türk kültürü bakımından Nevruz’un önemli bir yere sahip olduğu bir gerçektir. Beydili’nin verdiği bilgilere göre (2004: 430-431), mitolojik metinlerde yaratılışın ilk günü Nevruz Bayramı’yla ilişkilendirilir. On iki hayvanlı Türk takviminde ise yılın başlangıcı ve baharın ilk günü Nevruz’dur. Sözcüğün aslı, Farsçada “yeni gün” anlamına gelen “nev-ruz”dan gelir. Eski Türklerde ona “yengi gün” de denilirdi. “Ergenekon” olarak da bilinen bu eski bayram, farklı Türk halklarında “Ulu Kün”, “Bozkurt Çağan”, “Nooruz”, “Naurus”, “Sultan Nevriz” ve benzeri şekillerde kullanılan Nevruz günü, yeni yılın ilk gününü bildirmiştir.

Mart ayının 21’ine rastlayan Nevruz, her ne kadar yılın veya baharın başlangıcı olarak görülse de özellikle ülkemizdeki Alevi, Bektaşi ya da diğer heterodoks gruplar tarafından daha farklı anlamlar içermektedir. Bektaşiler için, Nevruz’un bayram olarak görülme sebeplerinden ilki bu günün Hz. Ali’nin doğum günü olduğuna inanılmasıdır. Noyan’ın aktardığına göre (1995: 181), “Nevruz eski martın dokuzunda başlar ki 21 Mart gününe denk gelir, üç gün sürer ve on ikisinde biter. …Hz. Ali'nin doğumu zamanı, annesi Fatıma’nın Beytullah’ı tavaf ederken sancısı başlamış. Kendisine korkmaması, tavafını tamamlaması buyurulmuş. Ondan sonra gözden kaybolup Beytullah’ın içine girmiş, oradan ayın on ikisinde çıkmıştır.” Diğer bir sebep olarak Hz. Muhammed’in son haccı olan veda haccının arife gününün martın sekizine, bayramın da dokuzuna rastlaması ve hac dönüşü peygamberin çevresindekilere, “Ben kimin mevlası [dost] isem, Ali de onun mevlasıdır.” dediğine inanılmasıdır (Özkırımlı, 1993: 202). Bunların yanında Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın evlendiği gün olduğuna inanılması, dördüncü sebep olarak da Hz. Muhammed’in peygamberliğinin duyurulduğu gün olarak bilinmesi gibi hususlar sayılabilir (Noyan, 1995: 181).

Türk-İslam topluluklarının Nevruz’a dair inanmaları arasında Âdem’in Nevruz gününde yaratılmış olduğu, Âdem’le Havva’nın Arafat’ta o gün buluştuğu, yine o gün Allah’ın insandan kendisinin rab olduğuna dair söz aldığı, Nevruz’un Hz. Nuh’un Tufan sonrasında karaya ilk ayak bastığı gün olduğu, Hz. Yusuf’un kuyudan, Hz. Yunus’un balığın karnından Nevruz günü kurtulduğu ve Hz. İbrahim’in putları yıktığı günün de yine aynı güne rastladığına dair inanmalar bulunmaktadır (Gündüz, 2007: 61).

Nevruz, MÖ. 3. yüzyıldan beri Türkler arasında kutlanan bir bayramdır (Küçük ve Küçük, 2009: 199). Bu bayramla ilgili en erken referanslara İran kaynaklarında rastlanmasına rağmen (Gündüz, 2007: 61) Nevruz’un ilk olarak hangi toplumda kutlandığına dair net bir bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte Nevruz’un Türk topluluklarında eski dönemlerden beri kutlanıla gelen bir bayram olduğu bilinmektedir. Bu kutlamaların temelinde olan inanmaların başında Türklerin Ergenekon’dan çıkış gününün 21 Mart

1005