Bu sayfa istinsah edilmiş
YAVRUMUN MEZARINDA
Bir sert rüzgâr esse idi, ovaların yüzünde.
Sanırdım ki benim körpe fidanımı sökecek;
Elmas yaşlar parlasaydı, o gök elâ gözünde.
Sanırdım ki yanağının güllerini dökecek.
Ömrün uzun yıllarını ona pek az bulurken
Kanadından yaralanmış bir kuş gibi yıkıldı;
Üzerine sıkı sıkı bastırdığım göğsümden
Ayrılarak şu dar, soğuk kabr içine tıkıldı.
Zalim ölüm, ummadığım bir saatta benim de
Hayatımın sevincini, ümidini hep aldı;
Birçok acı düşünceler... İşte bana bu kaldı!...
Bir örülmüş mezar gibi ıssız kalan evimde
Benim dahi üzerimde onu örten şu mermer;
Beni dahi kemirmede onu yiyen şu aç yer!...
68