Sayfa:Sırça Köşk.pdf/69

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

“Efendim, ecnebilerin ilmi kıymetlerini inkâr etmek aklımızdan geçmez. Fakat, sahalarını hudutlandırmak ve onları her şeyin bilgini saymamak şartıyla. Mesela, falanca (burada başka bir Alman Yahudisi profesörün ismi söylendi) dünyaca tanınmış bir operatördür. Ama, göğüs cerrahisinde, Laparatomi'ye (yani karın açmaya) gelince herif herhangi bir asistanımuz kadar muvaffak olamıyor.”

“Zannetmem! Bu zat hakikaten her sahada büyük operatördür. Fakat, başından geçen o felaket bu adamı mahvetti. Yoksa, üstüne operatör gösterilemez. Sauerbruch'la aynı ayardadır. Üstelik de genç.”

“Hangi felaket yahu?”

“Bilmiyor musunuz? Zavallı, umumi harpte, siperde askeri doktormuş. Yanlarına bir mermi düşmüş ve bunlar beş altı arkadaş toprak altında kalmışlar. Ötekilerin hepsi ölmüş, yalnız bunu kurtarabilmişler. O zamandan beri kendisine sık sık krizler geliyor. Mesela, ameliyatın ortasında makasları, bıçakları, pensleri hastanın açık karnına fırlattığı gibi çıkıp gidiyor.”

Ben bu sözleri söyleyen iyi yürekli adamın yüzüne şaşkın şaşkın baktım ve bu çok hünerli profesör operatörün bu krizini öğrendikten sonra bıçağının altına yatacak kahraman hasta bulunabilir mi? diye düşündüm.

Gözleri hasta olan büyük adamın o çok mühim ameliyatından bir gün önce, İstanbul'daki Alman Yahudisi profesör Ankara'ya gelmişti. Öğleden sonra Ankara'nın iki üç göz doktoru ile daha evvel İstanbul'dan gelmiş olan iki profesör, hastanenin başhekim odasında konuşuyorlardı:

“Gördün mü kendini beğenmiş herifi? Sabahleyin trenden çıktı, hâlâ gelip bizimle bir konuşmak, istişarelerde bulunmak lüzumunu duymuyor.”

“Onlar gâvur, iki gözüm. Trenden çıkınca otelde bir banyo almadan, nazik vücudunu dinlendirmeden gelir mi hiç?”

“Ondan değil azizim. Bizi adam yerine koymadığı için.”

Onlar böyle tatlı tatlı konuşurlarken ben bir köşede oturmuş, Almanca tıp mecmualarını rastgele karıştırıyordum. 'Haftalık Tıp Gazetesi' adlı bir dergide dört buçuk sahife kadar tutan

72