Sayfa:Osman Kavala Başvurusu.pdf/72

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Başvuru Numarası : 2018/1073
Karar Tarihi : 22/5/2019

ilgili açıklamalar yaptığı iddia edilmiştir. Ancak başvurucunun mali destekte bulunduğu filmin içeriğine, başvurucunun görüşme yaptığı kişinin PKK örgütüyle irtibatına ilişkin bir olgu ortaya konulamamıştır. Başvurucunun cep telefonunda bulunan ve Abdullah Öcalan pankartının açıldığını gösteren fotoğrafla ilgili olarak başvurucunun savunmasının aksini gösteren bir olgu ortaya konulmadığı gibi bu fotoğrafın tek başına kuvvetli belirti oluşturduğu da söylenemeyecektir. Başvurucunun İMC TV'de ve telefon görüşmesinde yer alan açıklamalarının ise şiddete ve isyana çağrı niteliğinde olmadığı, şiddeti ve terörü övücü, meşrulaştırıcı mahiyet taşımadığı, nefret söylemi içermediği anlaşılmaktadır.

23. Tüm bu hususlar dikkate alındığında başvurucunun hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bir saikle hareket ettiğinin olgusal temellerinin soruşturma makamlarınca ilgili ve yeterli bir şekilde ortaya konulamadığı görülmektedir. Bu itibarla soruşturma belgelerinde yer alan tespit ve değerlendirmeler kapsamında somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin yeterince ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.

24. Başvurucunun tutuklanmasına konu suçların genel olarak 2013 yılına ilişkin olması, iddia edilen suçların işlendiği tarihten uzunca bir süre sonra tutuklama tedbirine başvurulması nedeniyle somut olayda ayrıca soruşturma süreci bakımından tutuklamanın ilkesinin bir unsuru olarak gerekli olup olmadığının da incelenmesi gerekir. Nitekim Anayasa Mahkemesi benzer durumdaki (suç tarihi ile tutuklama tarihi arasında önemli zaman diliminin bulunduğu) bazı olaylara ilişkin başvurularda tutuklamanın gerekliliğine dair incelemede bulunmuştur.

25. Bu kapsamda Erdem Gül ve Can Dündar (§§ 79-81) kararında, başvurucular hakkında soruşturma başlatıldığının kamuoyuna duyurulmasından sonra tutuklama tedbirinin uygulandığı tarihe kadar geçen yaklaşık altı aylık sürede soruşturma makamlarının suça konu edilen haberler dışında hangi delile ulaştıklarının ve dolayısıyla tutuklama tedbirinin uygulanmasının neden “gerekli” olduğunun somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılmaması hususu, başvurucuların kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılırken dikkate alınan olgulardan biri olmuştur (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B.No: 2015/18567, 25/2/2016, §§ 79-81).

26. Somut olayda başvurucu 2013 yılında gerçekleşen Gezi olaylarına ilişkin olarak tutuklanmıştır ve gezi olayları ile ilgili olarak 2013 yılında başvurucunun da dâhil olduğu şüpheliler hakkında 2013/1120 sayılı soruşturma başlatılmıştır. 2013/1120 sayılı soruşturma kapsamında başvurucu hakkında birçok iletişimin tespiti kararı ve fiziki takip kararı verilmiştir. Ancak daha sonra bu soruşturma 2014/40852 sayılı soruşturma dosyası üzerinden yürütülmeye devam etmiştir. Bu soruşturmalar kapsamında başvurucunun ifadesi alınmamış, gözaltı ya da tutuklama gibi tedbirlere başvurulmamıştır. Savcılık tarafından düzenlenen 9/2/2019 tarihli iddianamedeki delillerin büyük çoğunluğunun ilk soruşturma dosyasındaki deliller olduğu anlaşılmaktadır. Bu deliller soruşturma makamlarının elinde olmasına rağmen başvurucu bu ilk soruşturmadan 4 yılı aşkın bir süre sonra 1/11/2017 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucunun bu eylemler üzerinden 4 yılı aşkın bir süre sonra tutuklanmasının neden "gerekli" olduğu, somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır (benzer değerlendirmeler için bkz. Erdem Gül ve Can Dündar, §§ 79-81).

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmadım.

72