Bu kitap, Büyük Atatürkün yüksek himayeleri altında kurulan Türk
Tarih Kurumunun çalışmalarına iştirakin bir eseridir.
Türk milletinin, cihan tarihini yapan akvamın en mühimlerinden
biri olduğuna şüphe edilemez. Kurumun gayesi de Türk tarihinin her
safhasını bütün inceliklerile gözden geçirmek ve sayısız asırların karanlığı içinde kalan milli tarihimize bir ışık, bir aydınlık vermekten ibarettir.
Bu gayeye tam bir suretle erişmek için Türk münevverlerinin belki de
asırlarca çalışması: bitmez, tükenmez emekler ve gayretler sarfetmesi
lazımdır. Kurulacak binanın azametinden ürkenler hiçbir vakit temel
taşı koymağa muvaffak olamazlar. Bunun için Kurum, Büyük Dâhinin
emir ve işareti üzerine ürkmeden, çekinmeden bu mesaiye başlamıştır ve
devam edecektir. Gelecek nesiller Türk tarihinin bütün azamet ve haşmetile kurulduğunu göreceklerdir.
Cilâlı taş ve onunla memzuç maden medeniyetinin (neolitik ve eneolitik) Orta Asyadan cihana yayıldığı ve medeniyeti hazıranın esası olan bu ilk medeniyetin, tarihten evvelki devirlerde, Ön Asyayı ve Akdeniz havzasını dolduran halk tarafından getirildiği, bugün hemen hemen kabul edilmeğe başlanmıştır. Asyalı olduklarından kimsenin şüphe etmediği eski Mısırlılar ise bu medeniyetin ön sırasında gelenlerdir.
Bunun tarihini ve menakıbini görmek ve uzak ecdadımızla nisbet ve karabetlerini tetkik etmek, bizzat Türk tarihini tetkik etmek demektir. Çünkü tarihten evvelki devirlerin Mısırı, Orta Asyadan gelen ahalinin,
tabiri âharla Türk ve Uralo-Altayik ahalinin Mısırıdır. İşte bu kitapta
eski Mısırlıların Türklerle ne derece münasebet ve karabeti haiz olduklarını arkeoloji ve antropoloji ve bilhassa lenguistik bakımından tetkik ederek; bunların Türklerle Uralo-Altay kabilelerinin bir halitasından ibaret olduğu neticesine vardık.
Bu neticeyi mubalâgalı ve iddialı görenler olacaktır. Bunlara karşı söylenecek söz şudur: Mısırlıların Afrikalı olmadıkları bütün ilim
âlemince kabul edilmiştir. Avrupalı bir halk olduğunu da kimse iddia edemez ve edememektedir. Şu halde bunların Asyadan Mısıra geçmiş
oldukları muhakkaktır ve bunun maddi delilleri vardır. Bu ahalininMısır tarihi