buruşmuş bir gazete ve birkaç firkete vardı. Bunları görünce dün akşamki halimi hatırladım. Herhalde Frau Tiedemann da birahanede ve yollarda bir hayli firkete düşürmüş olacaktı ve şimdi ihtimal ki, oda komşusu yaşlı Herr Döppke’nin yanında müsterih bir uyku uyuyor, sabahleyin hizmetçiler uyanmadan kalkarak kendi odasına geçmesi icabettiğini düşünmüyordu.
Fabrikaya her zamankinden daha erken gittim ve kapıcıyı pek candan selâmladım. Dört elle işe sarılmıya ve işsizliğin doğurduğu sıkıntılı vehimlerden bu şekilde kurtulmıya azmetmiştim. İçerisine gül esansı atılan sabun kazanlarının yanında defterime uzun uzun notlar aldım. Sabunlara damga vuran preslerin hangi fabrikalar mamulâtı olduğunu kaydettim. Kendimi şimdiden, Havranda kuracağım büyük ve modern sabunhanenin müdürü olarak görüyor, üzerinde «Mehmet Raif - Havran» damgası bulunan pembe renkli, yumurta şeklinde sabunların, yumuşak ve kokulu kâğıtlar içinde, bütün Türkiyeye nasıl yayılacağını tasavvur ediyordum.
Öğleye doğru sıkıntımın azaldığını ve hayatı biraz pembe görmiye başladığımı farkettim. Kendimi nekadar mânâsız şeylerle üzdüğümü anlıyor, bütün kabahati hayalperestliğimde, kendi içime kapanıp kuruntu yapmamda buluyordum. Fakat artık değişecektim. Meslek kitapları dışındaki okumayı da azaltacaktım. Benim gibi bir eşraf çocuğunun mesut olmaması için ne sebep vardı?
Babamın zeytinlikleri, Havrandaki iki fabrika ve bir sabunhane beni bekliyordu. İkisi de zengin birer kocada olan ablalarımın hisselerini de alır, memleketimin itibarlı bir tüccarı olarak yaşardım. Düşman vatandan kovulmuş, millî ordu Havranı kurtarmıştı. Babam, mektuplarında coşuyor ve birbiri arkasına vatanperverane cümleler sıralıyordu. Biz bile burada, sefarethanede büyük bir toplantı yaparak zaferin heyecanını tatmıştık. Arasıra,
mutat sessizliğimden ayrılarak, Herr Döppke ile yanın-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/68
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
68
KÜRK MANTOLU MADONNA