bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak istiyen adımlarımı zorla zaptederek geziniyor; rasgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum «Kürk Mantolu Madonna» yı seyre
dalıyor, tâ kapılar kapanmaya kadar orada bekliyordum. Sergi bekçilerinin ve birçoğu hergün orada bulunan ressamların artık beni bellemiş bulunduklarını farketmiştim. İçeri girer girmez yüzlerinde bir tebessüm dolaşıyor ve gözleri bu acayip resim meraklısını uzun müddet takibediyordu. Son günlerde diğer tabloların önünde oynamıya çalıştığım rolü de bırakmıştım. Doğrudan doğruya kürk mantolu kadının önüne gidiyor, oradaki sıralardan birine oturarak gözlerimi bir karşıma bir de, bakmaktan yoruldukları zaman, önüme çeviriyordum.
Bu halimin sergide bulunanların merakını uyandıracağı muhakkaktı. Nitekim bir gün korktuğum başıma geldi. Salonda birkaç kere rasgeldiğim ve uzun saçlı, siyah elbiseli, kocaman boyunbağlı ressamlarla konuşuşundan kendisinin de ressam olduğunu anladığım genç bir kadın yanıma sokularak:
«Bu resmi pek mi merak ettiniz?» dedi, «Her gün onu seyrediyorsunuz!»
Gözlerimi süratle kaldırdım ve hemen indirdim. Karşımdakinin fazla lâübali ve biraz alaycı gülüşü bana fena tesir etmişti. Bir adım önümde duran uzun burunlu iskarpinleri cevap bekler gibi yüzüme bakıyorlardı. Kısa eteğinin altından fırlıyan, hakikaten biçimli olduğunu inkâr edemiyeceğim bacakları arada bir hafifçe geriliyorlar ve çorabın altında, yuvarlak dizkapaklarına kadar yayılan, tatlı bir dalga vücuda getiriyorlardı. Onun benden bir cevap almadan gitmek niyetinde olmadığını görünce:
«Evet!» dedim, «Güzel bir resim...» Sonra, neden bilmem, bir yalan söylemek, bir nevi izahat vermek lüzumunu hissederek mırıldandım :
«Anneme pek benziyor da...»
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/61
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
61
KÜRK MANTOLU MADONNA