«Evet,» demiştim. «En çok sevdiğinize hakikaten ve diğerlerine birer parça âşıksınız!»
Maria hiç beklemediğim bir cevap vermişti:
«Şu halde niçin beni kıskanmadığınızı söylüyordunuz?»
Söyliyecek bir şey bulamıyarak bir müddet düşündüm, sonra izah etmiye çalıştım :
«İçinde hakikaten sevmek kabiliyeti olan bir insan hiçbir zaman bu sevgiyi bir kişiye inhisar ettiremez ve kimseden de böyle yapmasını bekliyemez. Nekadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.»
«Ben şarklıları başka türlü düşünür zannederdim!»
«Ben öyle düşünmüyorum!»
Maria gözlerini sabit bir noktaya dikip uzun uzun daldıktan sonra:
«Benim beklediğim aşk başka!» dedi. «O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmiyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek, bütün ruhiyle, bütün vücudiyle, her şeyiyle istemek başka... Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilmez bir istemek!»
O zaman onu yakalamış gibi kendimden emin bir edâ ile:
«Bu söylediğiniz bir an meselesidir» dedim. «İçinizde mevcudolan sevgi, alâka, sarih olarak bilinmiyen
bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemiyecek olan bir anda, birdenbire birikir, tekâsüf eder, nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adeseden geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmıya başlıyorsa, kuvvetini fevkalâde arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. Onu dışardan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru değildir. O, içimizde zaten mevcudolan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir.»
Bu münakaşayı burada bırakmış, fakat başka zaman-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/116
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
116
Kürk Mantolu Madonna