Bu hallere nasıl düştüğümü mü merak ettiniz!»
Sustum.
«Almanyayı henüz pek tanımadığınız anlaşılıyor. Benim bu halimde bir fevkalâdelik yok. Babamın bıraktığı para ile okudum. Vaziyetimiz fena değildi. Harp esnasında hastabakıcılık yaptım. Sonra akademiye devam ettim. Küçük iradımız enflasyon yüzünden gitti. Para kazanmıya mecbur oldum. Bundan şikâyetçi değilim. Çalışmak hiç de fena bir şey değil.. Bana dokunan, ruhlarımızı alçaltmadan
çalışmak isteyişimizin hoş görülmemesi.. Sonra bir de hep sarhoş ve insan etine acıkmış kimselerle karşı karşıya bulunmak mecburiyeti beni sıkıyor. Bazan öyle bir bakışları var ki... Buna sadece hayvanlık diyemiyeceğim.. Yalnız bu kadar olsa gene tabiidir... Bu, hayvanlıktan da aşağı bir şey... İnsan riyakârlığının, kurnazlığının, zavallılığının karıştığı bir hayvanlık... İğrenç...»
Etrafına bakındı. Orkestra, gürültüsünü büsbütün arttırmıştı. Bavyera elbisesi giymiş şişmanca ve mısır püskülü gibi saçlı bir kadın avaz avaz, neşeli dağ havaları söylüyor, gırtlağından acayip sesler çıkararak etrafına dönüyordu.
Maria:
«Hadi kalkalım, sessiz bir yerde oturalım... Vakit daha erken!» dedi. Sonra dikkatle yüzüme bakarak:
«Yoksa sizi sıkıyor muyum?... Boyuna konuşuyor ve sizi sabahtan beri oradan oraya sürüklüyorum. Kadınların bu kadar sokulgan olması iyi bir şey değil... Ciddî söylüyorum. canınız sıkıldı ise sizi serbest bırakayım!»
Ellerini tuttum. Uzun müddet cevap vermedim.
Yüzüne de bakmadım. Buna rağmen, içimden geçenleri anladığına emin olduktan sonra, ancak o zaman:
«Size minnettarım!» dedim.
«Ben de size!» dedi ve ellerini çekti.
Sokağa çıkınca:
«Gelin, sizinle buralara yakın bir kahveye gidelim!» dedi. «Çok hoş bir yerdir. Acayip insanlar göreceksiniz.»
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/109
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
109
KÜRK MANTOLU MADONNA