Sayfa:III. Türk Tarih Kongresi.pdf/41

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

HASAN-ÂLİ YÜCEL

medi. Okullarda okunan tarih kitaplariyle garplı müelliflerin eserlerini bizzat incelemeye başlaması, bu konuda dimağında burkulan soru işaretini çözmek içindi. Denilebilir ki tarih tezi Atatürk'ün zekâsında, doğrudan doğruya tanıdığı Türk Mille­tinin özünden doğmuştur.

Orta Asya'yı kaynak ve bugünkü Türkiye'yi öz yurt alan tarih tezi, Cumhuriyet nesillerine, ilk ağızda, yanlışları silen bir hakikat ışığı getirdi. Türkler dövüşkendir, fakat yaşamak için döğüşürler ve bunu yapabilmek için de medenî vasıtaları ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yaratır ve bunları kullan­maya muktedir olurlar. Kitaplara müracaat etmeden, kitaplara da esas olan hayata bakacak olursak, bu davanın doğruluğu­na en büyük delil Cumhuriyetin 15 gün önce tamamladığımız yir­mi yılındaki medeniyet eserleridir. Kaldı ki bilimin objektifliği arkasına saklanarak en geniş şekilde öznel duygulara kapılan bir kısım bilginlerin yanlış geleneğine tutulmamış garplı fikir adamları içerisinde, davamızdan önce ve sonra, bize kuvvet verecek ve doğru yolda olduğumuzu gösterecek delilleri orta­ya koyanlar da vardır.

Tarih tezinin, bilim bakımından, milletler arası değerine böylece dokunduktan sonra onun, Cumhuriyet nesillerini kendi öz varlıkları üstünde düşündürmesini, bir önemli nokta olarak mülahaza edebiliriz. Tarih, milletlere, insanlığın, tek varlık ol­duğunu gösterir ve o varlık içerisinde her milletin -kararınca ve kadrince- bir vazife almış bulunduğuna işaret eder. Onun için, millî birlikler ve insanlık içinde, yüksek ülküde beraberlik­ler, tarih bilgisinden çıkar. Biz Atatürk'ün ölümünden sonra millî ülkümüzün insanlaşmış bir sembolü olarak Şefimiz İ n ö n ü'nün etrafında bu duygu ile toplandık. Milli birliği yalnız bugünün müşterek hisleri halinde görmek, hatadır. Çünki millî birlik dediğimiz kavram, muayyen bir zamana münhasır, statik, durucu bir kavram değildir. Millî birlik, en eski geçmişlerden bugüne kadar gelen ve bugünden ileri zamanlara atlıyan canlı, hareketli, dinamik bir fikirdir. Tarih olmaksızın ve tarihe bakış da bir kaynaktan çıkmaksızın bu birliği ne duymaya, ne anlamaya imkân vardır. Tarih tezi ile yalnız kendi tarihimize bakmış olsaydık, bu anlayışa yüksele­mezdik. Biz, bütün dünya olaylarını bitaraf olmanın en üstün