Sayfa:III. Türk Tarih Kongresi.pdf/36

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

III. TÜRK TARİH KONGRESİ

dan akan bir varlıktır. Osmanlı tarihi, Selçuk tarihi bir hep değil, bu varlık zincirinin halkaları, büyük Türk tarihinin, öğündüren başarılarla dolu, şanlı fakat muayyen safhalarıdır.

Irkımızın büyüklüğünü aydınlatan tarihimiz, bir bütün olarak alınmadıkça, millî enerji kaynağımızın payansızlığı kavranılmış, gerçek benliğimiz bulunmuş olmaz. Nasıl ki düne kadar böyle olmuştu.

Şimşek dehasiyle görüş ufkumuzu örten kara bulutları parçalıyan Büyük Ata, her noksanımız gibi bunu da sezdi. Türk Tarih Kurumu'nu yaratırken geniş bir program çizdi. Türk çocuklarına bu ufkun gerisinde gizlenen sonsuz ve engin tarihini, müstakil ve üstün bir millet olarak yaşamak için daima muhtaç olacağı heyecan ve enerji kaynağını belirtti.

İlmi metotlarla çalışmak suretiyle, fakat zekâları çemberliyen fikir kapitülâsyonlarından sıyrılarak, dimağları uyuşturan yabancı prejüjeleri parçalıyarak bu feyizli gür kaynağı meydana çıkarmayı Türk çocuklarına kutsal bir amaç olarak gösterdi.

Yolumuz işlenmemiş ve sarptı. Asırların yığdığı prejüjelerin tesirleri altında Türk'e hasbî düşman olan ve Türk tarihinin şan ve şerefle dolu sahifelerini karalamaktan zevk alan bir kısım müelliflerin saçtıkları çamurlar yolumuzu örtmekte, açtıkları çukurlar her adımda aşılmaz engeller halinde önümüzde belirmektedir.

Bunlar, Türk beşiğinden ve ırkından başlamak üzere, kasten yaptıkları tahriflerle millî tarihimize büsbütün başka bir sima vermiş, Türk'e ait şerefleri, başarıları, başkalarına maletmiş, milâttan iki üç bin sene önce Hazar ötesinden gelerek yakın şarkta insanlığın ilk medeniyet meşalesini yakan, Türkler gibi kafaları brakisefal, dilleri iltisaki kavimlerin gerçek milliyetlerini bir türlü itiraf etmek istememişlerdir.

Biz bugün, bütün bu tahrifleri vesikalara dayanarak düzeltmek, gaspedilen hak ve şerefleri kurtarmak, Türklükleri unutulan veya inkâr edilmek istenilen kavimlerin gerçek hüviyetlerini ilmî temellere dayanarak meydana çıkarmak, asırların mirası olan prejüjelerin yaptırdığı isnatları, iftiraları çürütmek, haksızlıkları düzeltmek gibi sayısız vazifeler karşısında bulunuyoruz. Bütün bunları yapabilmek için de önce hö-