maliyle kavryabilecek şiveli ve ahenkli bir ifade vasıtası haline getirmek" prensipini düşünen ve çalışma esası olarak veren, yalnız KAMÂL ATATÜRK olmuştur.
İşte bu yüksek prensip üzerinde işe başlıyan Türk Dil Kurumu, ülke içinde halk ağzından, ülke içinde ve dışında bürün lûgat kitaplariyle başka eserlerden 'Türk Dili hazinelerini toplayıp ortaya koymak, bunlara ve dil bilgisi üzerindeki araştırmalara dayanarak Türk dilinin dünya dilleri arasındaki yüksek yerini belirtmek, Hind - Avrupa dilleriyle Semitik dillere Türkçenin anakaynak olduğunu meydana çıkarmak gibi birçok yollarda çalışmağa koyulmuştur.
26 Eylül 1932 de toplanan Birinci Türk Dil Kurultayı, Kurum çalışmalarının anahatlarını çizmiş; 18 Ağustos 1934 te toplanan İkinci Kurultay, ilk iki yıllık çalışmaları gözden geçirerek hedefleri daha çok belirtmişti. 24 Ağustos 1936 da açılan Üçüncü Kurultay da Türk dilciliğinin yeni ve yüksek buluşunu karşılamış bulunuyor.
Üçüncü Türk Dil Kurultayında bu eşsiz ödevi yapmak mutluluğuna erenlerin sayısı - 498 i Türk Dil Kurumu üyesi, 54 ü Halkevleri delegesi, 285 i Türk Dil Kurumunun dâvetlisi, 15 i ecnebi dil bilgini, 15 i Ankara Tarih - Dil - Coğrafya Fakültesi Türkoloji talebesi, 39 u yerli ve yabancı gazeteci, 192 si de dinleyici ola- rak - 1098 kişiye varmıştır.
İşte bu kitap, onların dinledikleri sözleri, verdikleri kararları herkesin gözü önüne koymak üzere basılmıştır.
Bunu ortaya koyarken Türk Dil Kurumunun yüreği tek bir duygu ile çarpmaktadır: O da, dört yıl içinde bukadar ileri adımları atmak kuvvetini bağışlıyan KAMÂL ATATÜRK'e sonsuz şükran, saygı ve sevgi duygusudur.
Türk Dil Kurumu