Sayfa:Fethullah-Gülen-Davası-İddianamesi.pdf/7

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

islamiyenin inkişafını fevkalede tecif etti. (Said-i Nursi Mektubat, Doğan Limited Şti. Matbaası, Ankara, 1958, Sayfa 441)

  1. İki Mektebi Musihetin Şahadetnamesi veya Divan-ı Harbi örfi adlı risalede şu yazıları dikkati çekmektedir.
    1. Yaşasın Şeriat-ı Ahmediye, Şeriatı Garra Kelamı, Ezelden Geldiğinden Ebede gidecektir.
    2. Onüç Asır Evvel Şeriatı Garra Tessüs ettiğinden Ahkamda Avrupa’ya dilencilik etmek bu dini islama büyük bir cinayettir ve şimale müteveccihen namaz kılmaktır.


Nur talebeleri (Şakirtleri) ve Görevleri: Nurcular, kendilerine Nur talebeleri adını vermekte ve Hizbul Kur’an olduklarını ileri sürmektedirler. Nur Şakirtlerinin Nurculuğa girebilmeleri için o mahalledeki en büyük nurcuya karşı bazı taahhütlerde bulunmaları gerekmektedir. Bu taahhütler Nurculuğa ve Nurcuların büyüklerine sadakat, Nurcuların sırlarını açıklamamak, gayeleri için istişarelerde bulunmak, nurun gerçekleşmesi için faaliyetlerde bulunmak gibi şeylerdir. Nurcuların bulundukları yerlerde Nurculuk ile ilgili olayları nur büyüklerine bildirmeleri de mecburidir.

Nur talebelerinin diğer bir vazifeleri de nur risalelerini çoğaltıp dağıtmaktır. Said-i Nursi Asayı Musa adlı risalesinde nur risalelerini yazıp dağıtmayı ihmal edenlere sitem etmektedir. Nurculuğun bilhassa ordu mensupları arasında yayılmasına önem verilmektir.

Said-i Nursi risalelerin yayınlanması için dini duyguları da istismar etmektedir.

Sönmez adlı risalenin 3. sayfasında şu satırlar yer almaktadır. "Ahiret kardeşlerime mühim bir ihtar iki maddedir. Birincisi risalei nura intisab eden zatın en ehemmiyetli vazifesi onu yazmak, yazdırmak ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan ve yazdıran "Risale-i Nur Talebesi" unvanı alır ve o unvan altında her 24 saatte benim lisanımla belki yüz defa, bazen daha ziyade hayır dualarımda manevi kazançlarımda, hissedar olmakla beraber, benim gibi dua eden kıymettar binlerce kardeşim ve risalei nur talebelerinin dualarına ve kazançlarına dahi hissedar olurlar.

İkincisi, Risale-i Nur’un amansız ve imansız cinni ve inni düşmanları onun çelik gibi, metin kalalarına ve elmas kılınç gibi kuvvetli hüccetlerine müdahale edemediklerinden çok gizli dosyalar ve haf’i vasıtaları ile sınırlı olmaksızın yazanların şevklerini kırmak, fikir ve yazıdan vazgeçirmek cihetinde, şeytanca hücum edip darbe vururlar.

Said-i Nursi, nur talebeliğini bırakmanın günah olduğunu, nur talebelerine ilişenlerin vatan ve millet haini olduklarını ilan ederek, ayrıca tehditler savurarak gizli bir teşkilatın taktiğine başvurmaktadır.

Nur talebelerinin bekar kalanları takip edilmekte, muhakkak evlenmesi lazımsa bir nurcu ile evlenmesi emredilmektedir.

Yine nur risalelerinden Tiryak adlı risalenin 33. sayfasında "Mevt idam değil tebdil-i mekandır. Kabir zulmetli kuyu ağzı değil, maneviyatlı alemlerin kapısıdır. Dünya ise bütün şaşası ile beraber ahirete nazaran bir zindan hükmündedir."


İslam Dini Yönünden Nurculuk: Diyanet işleri Başkanlığı tarafından yayınlanan nurculuk (Nurculuk hakkında) adlı eserde:

  1. Ayet-i kerimelerin tefsirinde, mananın tahammül edemeyeceği tarzda batni ve indi manalar verilmeye çalışıldığı, ebcet hesabı ve Tevafuklarla manalar verildiği, bunların Müslümanlık esaslarına göre dini ve ilmi kıymeti olmadığı,
  2. Nur risalelerini toplu olarak okumanın bir nevi hizipçilik olduğu,
  3. Bir kısım ayetlerin İslamlığın usullerine göre tefsirine kalkışıldığı,
  4. Risale-i nurun mukaddesat arasına katılmak istendiği, yalnız nurcular için dua yapılarak Müslümanlar arasında bir zümre meydana getirildiği, tefrikaya yol açıldığı,
  5. Said-i Nursi’nin ve eserlerinin harikuladeliği ve kerametleri hakkında indi tevillerle mübalağlı ifadeler kullanıldığı,
-7-