Sayfa:DOSTLAR TİYATROSU’NUN YENİDEN ÜRETİMİ ABDÜLCANBAZ’DA YABANCILAŞTIRMA.pdf/21

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Emine Candan İRİ

nun değişebilirliğini kavrayabilmesi için kendisini olayların ya da kişilerin içinde değil, uzağında, karşısında hissetmesini ister. Böylesi bir tiyatro düşüncesinde tarih, seyircinin güncellikten kaçtığı bir sığınak değil (Brecht, 1977: 155), aksine güncelliği eleştirip değiştirebilmesi için kendisine sunulan sağlam bir araçtır. Yine güncel olanın tartışmaya açılması için tarihselleştirmeye başvurulan Abdülcanbaz'da da çağının yaklaşık elli yıl ötesine götürülen seyirci, geçmişi seyretmenin yarattığı yabancılaştırmanın etkisi ile özdeşleşmeden uzaklaşarak kendi içinde bulunduğu koşulları özel koşullar olarak algılayabilecek (Brecht, 2005: 42), böylelikle çağının sorunlarına ilişkin eleştirel bir tavır geliştirebilecektir.

3.7. Beklenmedik Son

Epik tiyatroda bir tartışmanın içine çekilen seyirci, oyun boyunca sergilenen çatışma ve çelişkilerin çözüme kavuşmuş olmasının verdiği rahatlama ile değil, olası çözüm yolları üzerine düşünce üreterek oyundan ayrılır. Seyirci çözüme yaklaştırılır; ancak kesin bir çözümden kaçınılarak oyunu kendisinin tamamlaması istenir. "Savlarını insanın kafasına çakan geçmişteki dogmatik, öğretici tiyatronun yerini, artık (seyirciyi) belli düşünceler yönünde harekete geçiren, ona sorular yönelten bir tiyatro alır." (Kesting, 1985: 85). Seyircide çözüm üreten etkin ve yaratıcı bir bilinç düzeyinin yakalanabilmesi için oyunlar genellikle seyircinin beklentisini ters yüz eden ve onu silkeleyen/ mutsuz eden bir sona bağlanır. Abdülcanbaz da seyircinin mutlu son beklentisini tersine çeviren ve onu şaşırtarak huzursuzluğa sürükleyen bir oyundur. Oyunun sonuna yaklaşılırken takımıyla birlikte Anadolu'ya geçerek Millî Mücadele'ye katılan Abdülcanbaz, memleketi kurtarmanın gurur ve sevinci içinde İstanbul'a geri döndüğünde gördükleri karşısında şaşkına döner. Gözlüklü Sami Bey ve ailesinin davetlisi olan Mili Mücadele'nin kahramanlarından Miralay Kâzım, bu işgalci iş birlikçilerinin gerçek birer istiklâl âşığı (s. 80) olduğu yanılgısına kapılmış ve bunların memleketin kalkınması yolunda fedakârca çalışan iktisat kahramanları (s. 85) olduğuna inanmıştır.

"MİRALAY Biz muharipler ne kadar dışındayız cemiyet hayatının değil mi? Bayağı yadırgıyorum bu asrî havayı. Alışmamız gerekecek.
ABDÜL Komutanım bunlar...
MİRALAY Biliyorum oğlum... Bunlar yeni Türkiyemizin iktisat kahramanları olacak. İktisat cephesinin silahşörleri." (s. 86).
 

Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları - Sayı: 23-2020 - ISSN: 2548-0472 253