Sayfa:Cinsel Saldırı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Sanıklarının Mahkemedeki İletişimsel Amaçları.pdf/4

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Cinsel Saldırı ve Çocuğun Cinsel İstismarı Sanıklarının Mahkemedeki İletişimsel Amaçları


altsözcenin, belirli bir iletişimsel (yani, anlamsal) işleve hizmet eden bir metin bölümünü temsil ettiği bir “altsözceler” dizisi olarak nitelenmektedir.

Yukarıda sunulan alıntıdaki “yukarıdan aşağıya yaklaşım”ın (İng.: top-down approach) aksine “aşağıdan yukarıya yaklaşım” (İng.: bottom-up approach) kapsamında ise sözcük ve biçim odaklı çalışmalar gerçekleştirilmektedir (Biber ve ark., 2007, s. 17; Upton ve Cohen, 2009, s. 585). Altsözce çözümlemesi, yukarıdan aşağıya yaklaşım esas alınarak kurgulanmış bir inceleme ve betimleme yöntemidir (Biber ve ark.,2007, s. 15).

Türkçe adli dilbilim yazını, ses incelemelerine dair yapılan çalışmalar hariç tutulduğunda, her ne kadar adli dilbilim kavramının çalışmalara kuramsal bir esas teşkil etmesi bakımından 2016 yılına tarihlense de (Fincan ve Uysal, 2019, s. 46) bugün hukukdilbilim odaklı olduğu ifade edilebilecek incelemeler bundan daha eskiye dayanmaktadır. Örneğin Özyıldırım’ın Türk yasa dili hakkında (1999), birer hukuk dili örneği olarak sözleşmeler üzerine (2000) veya yasa metinlerindeki ad öbeklerine ilişkin (2001) yaptığı çalışmalar bu bağlamda örnek gösterilebilir.[1] Bunlardan “Türk Yasa Dili” başlıklı çalışmasında Özyıldırım, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bazı yasa metinlerini incelemiş ve bunlarda temel olarak ana önerme ile koşul ve sınırlamalardan oluşan iki temel yapı bulunduğunu ortaya koymuştur (1999, ss. 109-110). Bulgusunu dönemin ceza kanunundan verdiği bir örnekle destekleyen yazarın çalışması, hukuk metinlerinin dilbilimsel açıdan incelenmesi ve özgül olarak bu metinler üzerinde altsözce çözümlemesiyle bilişsel yapı kurgusunun ortaya çıkarılması bağlamında önem arz etmektedir. Türkçe köşe yazılarının bilişsel yapıları (Özyıldırım, 2003) gibi adli bağlamın dışında çalışılmış altsözce çözümlemeleri de yazında yer almakla beraber,(soruşturmacı) adli dilbilim çerçevesinde gerçekleştirilen bir tür incelemesi kapsamında ise Türkçe intihar mektuplarının bilişsel yapısı altsözce çözümlemesiyle ortaya konulmuş, gerçek ve sahte mektuplar arasında bu yönden yapılan karşılaştırmalar sunulmuştur (Tanrıvere, 2016). Betimleyici adli dilbilim çatısı altında ise Türkçe yazında yapılmış bir altsözce çözümlemesine rastlanılmamıştır. Bunun nedeni, kuvvetle muhtemelen, araştırmacıların gerçek adli veriye erişimlerinin çok zor ve kısıtlı oluşudur.


Bütünce

Çalışmada kullanılan bütünce, Hürriyet isimli ulusal günlük gazetenin internet sitesinden (www.hurriyet.com.tr) elde edilmiştir. Google arama motoru üzerinde "cinsel saldırı"+sanık+mahkeme+ifade+hurriyet.com.tr anahtarı kullanılarak, haber kategorisinde, 1 Ocak 2015 - 1 Ocak 2021 zaman aralığı için elde edilen 300 civarı arama sonucu tek tek incelenmiş; soruşturma sürecinde alınan ifadelerin, sanıktan başka kişilerce verilen ifadelerin ve Türk Ceza Kanunu’nun 102 veya 103. maddelerinden (cinsel saldırı veya çocukların cinsel istismarı) doğmayan ya da bunların dahil olmadığı suçlamalara karşı verilen ifadelerin hariç tutulmasıyla toplam 66 sanığın, haber kaynağında olduğu gibi aktarılan (tırnak içinde yazılan) ifadeleri toplanmıştır.

Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103. maddeleri son olarak Haziran 2014’te değiştirilmiş, 103. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında ise Kasım 2016’da yeniden düzenleme ve ekleme yapılmıştır. Ne var ki bu düzenlemeler tipik fiilin, bu durumda yargılamaya konu olan eylemin niteliğine dair bir değişiklik öngörmemekle beraber cezaya ilişkindir.

Veri toplama sürecinde tek bir kaynağın tercih edilmesinin nedeni, farklı kaynaklarda, aynı olaylara ilişkin aynı kişilerce verilen ifadelerle tekrar karşılaşılmasının ve böylece ortaya çıkacak gereksiz iş yükünün önlenmesidir.

  Bütünceyi oluşturan ifadeler, sanıklar tarafından mahkemede (kovuşturma sürecinde) verilmiştir. Soruşturma sürecinde ve dolayısıyla şüpheli sıfatıyla; kolluk görevlilerine, Cumhuriyet savcısına veya sulh ceza yargıcına verilen ifadeler hariç tutulmuştur. Zira başta ceza tehdidinin yakınlığı olmak üzere değişen


  1. Hukuki yorum yöntemleri arasında yer alan "lafzî yorum" da hukukçuların, mevzuat metinlerini, kullanılan sözcükler ile bunların anlamlarına dayalı biçimde yorumlamasıdır ve Türkçe yazında bu konuya ilişkin pek çok eser örnek gösterilebilir. Ne var ki burada, dilbilim çerçevesinde bir yöntemin ortaya konulduğu ve uygulandığı çalışmalardan söz edilmektedir.

395