Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/19

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Böylece nefret bir gruba ya da topluluğa karşı duyulan zarar, gözdağı verme ve ortadan kaldırma isteği şeklinde ortaya çıkmaktadır.[1] Öfke doğrudan kişi/kişilere yönelmişken, nefretin hedef aldığı kişi ile belli konularda aynı özelliklere sahip grup ya da topluluklardır.

Aristo gibi Descartes de nefret kavramını bir duygu durumu olarak ele almaz. Nefreti bir duygunun dışavurumu olarak ifade eden Descartes; nefreti açıklarken; nefret ve keder kavramları üzerinde durmaktadır. Nefret ve keder duyguları hareketlere karşı beraber sürüklenen ihtiraslardır. Her iki ihtirasın da ruh tarafından itilmesi gerekir. Nefret ve kederin kaynağının da aynı yani bilgi olduğunu savunan Descartes? a göre; bilgi iyi ve doğrudan ne kadar uzak olursa, insan ruhu tarafından o kadar kuvvetli itilmektedir[2]. Görüldüğü üzere nefreti tanımlama çabaları antik çağlara kadar dayanmakta ve benzer yönde düşünceleri barındırmaktadır.

Genel olarak nefret, bazen bir duygu bazen de duygusal bir tutum olarak ifade edilmektedir. Ersan Şen; nefreti “bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu veya tiksinme, iğrenme, bireye karşı duyulan hınç ve vicdanın hiçe sayıldığı önyargılı hissiyat” olarak tanımlamaktadır. Nefretin mağdurun isminden yahut kişisel bazı ayırıcı özelliklerinden kaynaklanabileceğini düşünen Şen, mağdurun kişisel denebilecek bu özelliklerinin bazı grup ve toplulukları temsil etmede belirgin yapıda özellikler olduğu görüşündedir[3].

  Nefretin dışa vurulmuş bir duygu halinden suç teşkil eden bir davranışa dönüşüm süreci bir takım sosyal nedenler barındırmaktadır. Bu sosyal nedenlere tarihsel ve kültürel nedenler de eklendiğinde; belli bir zümreye, gruba yönelik bir döneme yahut belli bir zamana yayılı nefret duyulmasına sebep olmaktadır. Eski çağlardan beri insanlar kendilerinden dil, din, ırk, etnik köken vb. sebeplerle farklı olan bu gruplara karşı yalnızca bu farklılıklarından dolayı ayrımcı eylemlerde bulunmuşlardır. Mağdurların sahip olduğu “ırk, dil, din, etnik köken, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, engellilik” gibi belirli ve çoğu zaman değiştirilemez nitelikteki temel özellikleri sebebiyle mağdurlara yönelik bu ayrımcı fiiller “nefret suçu” olarak tanımlanmaktadır[4]. Her ne kadar nefretin ortaya çıkışı çok eski


  1. Aristoteles; Retorik, 2. Kitap, Çev. Mehmet H. Doğan, İstanbul, 1995, s.108.
  2. Descartes, R.; Ruhun İhtirasları, Çev. Mehmet Karasan, Ankara, 1972, s.108-109.
  3. Şen, Ersan; Nefret ve Ayırımcılık Suçları (2). http://www.haber7.com/yazarlar/prof-dr-ersan-sen/1867947-nefret-ve-ayirimcilik-suclari-2 (E.T.: 21/01/2019)
  4. Aytekin İnceoğlu, A.; “Nefret Suçu Kavramı ve Türk Ceza Mevzuatı Açısından Değerlendirilmesi”, Nefret Söylemi ve/veya Nefret Suçları, der. İnceoğlu, Y., İstanbul, 2012, s.103.
7