İçeriğe atla

Sayfa:Carel Zwollo.pdf/86

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

84

Girit'ten Bodrum'a göç etmiş bir trata kaptanı ve karısı, 1975.

Dursun Mutlu

Lon Briet, Dursun Mutlu'nun karısı.


Bodrum'da ilk günlerde limanın yakınlarında Güleryüz isimli bir pansiyonda kaldım. Sonra Halikarnas mozolesinin aşağısında küçük bir ev kiraladım. Ertesi gün PTT'ye, bana ayrılan mektupları almaya gittim. Girişte zayıf, uzun boylu, Avrupa tarzı başörtülü bir kadın gördüm. Birbirimizi hemen tanıdık ve "Lon! Carel! Olamaz!!!!" diye bağırdık. Lon, Apeldoorn'dayken ilkokul arkadaşımdı. Ona heyecanla "Bodrum'da ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Bir Türk balıkçıyla evliyim, bu akşam bize gel, kış mevsimi sen ne yapıyorsun burada?" dedi. O akşam sünger balıkçısı olan kocası Dursun Mutlu ile uzun uzun konuştuk ve bana konuyla ilgili çok yardım etti. Lon Briet, Leiden Üniversitesi'nde sanat tarihi okudu. Ailesi Apeldoorn'da herkes tarafından tanınırdı. Bir yaz ailesiyle tatil için Bodrum'a geldiklerinde Kaptan Dursun'la tanışmış ve hemen ona âşık olmuştu. Evlendikten sonra da birlikte Bodrum'da yaşamaya başlamış. Dursun'un ölümünden sonra Lon üç çocuğuyla Bodrum'da yaşamaya devam etti.

Ertesi gün Lon'la beraber emekli Profesör Fatma Mansur'un evine gittik. Profesörle konuşunca bana, “Sana yardım edeceğim,” dedi. London School of Economics ve Harvard Üniversitesi'nden eğitim alan Fatma Mansur'un Process of Independence adlı 1962 yılında yayımlanmış bir kitabı vardır ve bu kitabın önsözü onun New York'taki patronu Birleşmiş Milletler'in Genel Direktörü Hubertus Van Mook tarafından yazılmıştır. Van Mook daha önce de belirttiğim gibi 1945-1949 yılları arasında Endonezya'da Hollanda baş valisiydi. Fatma Mansur'un bu kitabının büyük bir bölümü Endonezya'daki bağımsızlık süreciyle ilgilidir.

Fatma Mansur, 1972 yılında E.J. Brill tarafından yayımlanan Bodrum, a town in the Egean, a socio-economic study adlı çalışmasında Bodrumlu balıkçıları araştırmış ve oradaki trata kaptanlarıyla tanışmıştı. Fakat kooperatif konusunda özel bir bilgisi yoktu. Beraber araştırabileceğimiz konuları tartıştık ve bir soru listesi hazırladık.

Sonra ben her gün Raşit'in kahvehanesine gitmeye başladım. Kahvehane Bodrum iskelesinin yanındaydı, o zamanlar rıhtımın yanında, kaledeki caminin karşısındaydı. Şimdi orada büyük bir pastane var. Raşit bir Kürt'tü. Ama çevredekiler bana onun için dağdan geldi dediler. Kürt olduğunu söylemek istemediler. Aynı önyargı, Giritli balıkçılar için de vardı. Onlara yarı gavur diyorlardı. Ben ise onlar için tam bir gavurdum.